Özgür Özel nereye kadar dayanabilecek?

A -
A +

Önceki yazımda Özgür Özel CHP’sinin 31 Mart seçimlerine yine DEM ittifakıyla girdiğini, öncesinde Suriye ve Irak tezkeresine de yine ‘Hayır’ dediklerini hatırlatıp “Bir gün CHP’nin Batılı efendilerinin kodlarıyla değil, yerli ve millî duruşla ülkesinin, devletinin ve milletinin yanında yer aldığını görürsem, o zaman bunu da övgüyle yazarım, alkışlarım. Lakin o tür güzellemeler yapmak için henüz ortada bir şey yok, ‘birinci parti’ olma sorumluluğunun nereye yöneleceğini bekleyip göreceğiz” demiştim.

 

Sayın Özgür Özel, tam da bu yazıyı kaleme aldığım akşam Habertürk yayınında şaşırtan bir çıkış yaptı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmenin detaylarını aktarırken, yıllardır özlemini duyduğumuz ‘millî’ bir muhalefet profili çizdi.

 

Her yurt dışı ziyaretinde Türkiye’yi karalayan, hatta yabancı yatırımcılara “Türkiye’ye gelmeyin” bile diyebilen selefi Kemal Kılıçdaroğlu’nun aksine, alkışlanacak şu bilgiyi verdi;

 

“Genel başkan olduktan sonra yaptığım yurt dışı temaslarım hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dosya sundum. Filistin için sol ve sosyalist partilere yazdığım mektuplar, SPD konuşmam, Türkçeleri Sayın Cumhurbaşkanı’na verdiğim dosyalarda var. Ayrıca dedim ki, bir devlet geleneğini terk ettik. Benim yurt dışına gitmeden önce Dışişleri Bakanlığından brifing almam lazım. O ülkeyle ilgili ilişkilerimiz, problemlerimiz nasıl, iş birliklerimiz ne noktada? Önümüzdeki fırsatlar, riskler ne ve benden ne beklersiniz? Üzerinde mutabık olmadığım bir konu varsa o zaman ayrı düşündüğümü söylerim ama yüzde 85 benzer müştereklerde birleşiyor olmamız lazım. Misal; Kıbrıs meselesinde son geldiğimiz noktayı bilemeyiz. Bana Bakan, yardımcılarımıza bakan yardımcıları bunu yapması lazım. Dönüşte de bizim vermemiz gerekAlmanya'da SPD üyesi Başbakan. Siyaseten Erdoğan'la taban tabana zıt, bizim siyasi akrabamız. Ona ilettiğim mesaj ve aldığım cevabın önemi var. 'Bir an önce yapalım' diyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na bunları söyledim.”

 

***

 

İşte Türk siyasetinde hasretini çektiğimiz tablo.

 

Bundan Cumhurbaşkanı’mız da memnuniyet duymuş ki, sadece Dışişleri değil, Millî Savunma ve İçişleri Bakanlarının da Sayın Özel’e bilgilendirme yapması için talimat vermiş.

 

Hatta, kapsamı genişletip, CHP genel başkan yardımcılarına ihtiyaç duydukları diğer konularda bilgi verilmesi için talimat ileteceğini kaydetmiş.

 

İçeride ana muhalefet olan CHP’yi, dışarıda Türkiye’nin partisi yapacağının işaretlerini veriyor Özgür Özel.

 

Devlet ahlakına bağlı kalarak, Sayın Erdoğan’a “Cumhurbaşkanı’mız” diye hitap ediyor ayrıca.

 

Aynı şekilde, ülkenin yararına gördükleri tezkerelere ‘Evet’ diyeceklerini de belirtiyor.

 

Örnek olarak da Aden Körfezi tezkeresine verdikleri onaya dikkat çekiyor.

 

***

 

Ne demiştik?

 

‘Millî bir duruş gösterir, devletinin ve milletinin yanında yer aldığını görürsek alkışlarız.’

 

Bu tavrı sürdürdüğü müddetçe Sayın Özgür Özel’e karşı hakkaniyetli davranır, duruşunu takdir ederiz.

 

Bir zamanlar CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay’ın sarf ettiği “Bu iktidar dünyanın en iyi işini de yapsa alkışlayacak hâlimiz yok” tavrında asla olmayız.

 

Devletin paçasından tutup sürekli aşağıya çekmeye çalışan bir CHP belasından Özgür Özel kurtaracaksa bu güzel ülkemizi, yanında durmak vazifemiz.

 

Gelelim zurnanın zırt dediği yere…

 

***

 

Peki, Özgür Özel’e bunu yaptırırlar mı yahut bu duruştan hoşnutsuz CHP içindeki kliklere dayanabilir mi?

 

Yine bir önceki makalede, “Keşke bizi haksız çıkarsalar ama, aslında netice belli.

 

CHP, Cumhur İttifakı'nın bulunduğu çizgiye gelmez, gelemez.

 

Gelirse ortada CHP diye bir parti kalmaz.

 

Hem de siyonizm Filistin’i tamamen yutup, "arzımevud" sınırlarına genişlemek için start vermişken…” demiştim.

 

Dilerim yanılan yine ben olurum ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli ile yaptığı görüşmelerden sonra, bu temaslara söyleyemediklerini ‘AK Partili gördükleri’ bir gazeteci arkadaşımızla birlikte çektirdiği fotoğraf üzerinden ağza alınmayacak hakaretlerle dile getirip, Özgür Özel’i linç edenler, Sayın Genel Başkan’ın işinin hiç de kolay olmadığını fazlasıyla göstermekte.

 

Lakin macun tüpten çıktı bir kere…

 

CHP ‘millî çizgide konumlanan’ bir parti mi olacak, yoksa millî çizgide durmak isteyenlerin öğütüldüğü parti olmaya devam mı edecek, önümüzdeki süreçte yaşayıp göreceğiz.

 

Dahası, Sayın Özel koltukta kalsa bile, seçim ortağı DEM’in taleplerine ne oranda cevap verecek, kendisini koltuğa ‘geçici’ oturtan iç-dış destekli foncuların, bu defa indirmek için yapacağı salvolara ne kadar direnebilecek?

 

Türkiye üzerindeki hedeflerini gerçekleştirebilmelerinin önünde engel gördükleri Erdoğan’ı devirebilmek için yıllardır darbe dâhil her yola başvuranlar, bakalım 31 Mart’ta birinci çıkan CHP’deki bu değişime ne kadar göz yumacak yahut Özgür Özel ‘millî’ noktada ne kadar kararlılık gösterecek!

 

Yaşayıp, göreceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Ali Rıza Özaydın 12 Mayıs 2024 15:22

Gerçekten bizler de merak ediyoruz.Bu işin sonu nasıl biter diye.En iyisi eskilerden işittiğimiz şekli ile dua edelim.Allahü Teala herkese niyetine göre versin.Hayırlı işlerinde yardımcısı olsun.Şer işlerini yapmaya fırsat vermesin...

Okuyucu12 Mayıs 2024 10:30

CHP'de öyle bir nefret dili oluşturmuşlardi ki sümüklü çocuklar bile Cumhurbaşkanımıza hakaret ediyordu.Okullarda öğrencilerin ,öğretmenlerin bazıları buhakaret diline eşlik ediyorlardı.Bu bundan önceki tutumun yansıması idi.Değişir mi seçmenin favrına bağlı.Ekonomi düzelir ,şikayetler azalır ,muhalefet oy kaybetmeye başlarsa, CHP'li belediyeler başarısız olursa içte o zaman renk değişir.Stratejik davranıyor.Değiştiği drn değil.Aradaki fark çok fazla değildi.Kılıçdaroğlu böyle davranmayı Cumhurbaşkanı idi.Bu eksiklik görüldü, şimdi şirin davranılıyor.Zaten sosyal medya nefret,yalan vazifesini yapıyor.