Ramazan Bayramı...

A -
A +

Bir mübarek ayın daha sonuna geldik ve şimdi bayram zamanı... Büyüklerimizin hayır dualarını almak, küçükleri sevindirmek, ne güzel şeydir... Herkesin Ramazan Bayramı mübarek olsun... Bu bayram da, her bayram olduğu gibi, sevgi ve huzur diliyorum rabbimden... Kırgınlıkların, kıskançlıkların, kötülüklerin olmadığı, şefkatin, adaletin, sevginin olduğu, nice bayramlara kavuşmak dileğiyle... Tıpkı çok eskilerde, Peygamber efendimizin zamanında olduğu gibi... Bir bayram günü Peygamber efendimiz evinden çıkmış, mescide gidiyordu. Yolda bayram sevinci içinde oynayan çocuklara rastladı. Hepsi bayramlık yeni elbiseler giymiş, sevinç içinde sağa sola koşuyorlardı. İçlerinde zayıf ve çelimsiz bir çocuk vardı. Eski ve yırtık elbiseleri içinde melûl ve mahzûn bir kenara çekilmiş, neş'e ve sevinç içinde oynayan çocuklara bakıyordu. Peygamber efendimiz bu çocuğa buyurdu ki: - Yavrum, niye arkadaşlarınla gülüp oynamıyorsun da bir kenara çekilmiş böyle duruyorsun? Çocuk, Peygamber efendimizi tanıyamamıştı. Dedi ki: - Ben hem öksüzüm, hem de yetimim. Babam, şehîd oldu. Annem başka biriyle evlendi. Peygamber efendimiz çocuğun şefkatle elinden tuttu. Sevgiyle saçlarını okşadı. - Yavrum, Peygamber efendimizin baban, Aişe'nin annen, torunları Hasan ile Hüseyin'in de kadeşin olmasını ister misin? Yetim yavru, karşısındaki şefkat dolu, nûr yüzlü insanın Peygamber efendimiz olduğunu anlayınca sevinçle dedi ki: - Yâ Resûlallah, nasıl istemem? Efendimiz çocuğun elinden tutarak evine götürdü. Yedirip, içirip, yeni elbiseler giydirdi. Çocuklar onu tanıyıp etrafına toplandılar. Durumundaki değişikliği görüp sordular: - Nedir sendeki bu hâl? Yetim çocuk başından geçenleri anlattı. Diğer çocuklar, bu yetim yavrunun hazret-i Peygamber tarafından evlâtlığa alındığını duyunca: "Keşke bizim babalarımız da, o savaşta şehîd düşselerdi de bizi de Peygamber efendimiz evlâtlığa alsaydı." dediler. ... Hazreti Ömer halife iken bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler alıyordu. Hazreti Ömer'in oğlunun elbisesi eski idi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan hâlifenin ogluyla çocukluk sebebiyle alay etmeye başladılar. Hazreti Ömer'in oğlu, ağlayarak babasının yanına geldi. Hazreti Ömer, oğluna şefkat edip acıyarak Beytü'l-Mâlın emînini çağırdı. Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar vermesini istedi. Beytü'l-Mâl emîni: - Yâ Emîre'l-Mü'minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, hak etmediğiniz paradan istiyorsunuz? dedi. Hazreti Ömer: - Allah'u Teâlâ'dan başka kimse bilmez, buyurdu. - O zaman Yâ Halife! Yaşayacağınızı bilmedikten sonra ne almanız size yakışır, ne de bizim vermemiz makul olur, dedi. Hazret-i Ömer, söylediğine pişman olup, Beytü'l-Mâl emîninin sözünü beğendi, hayır dua buyurdu. Allah'u Teâlâ çocuğun kalbine bir yolla teselli verip, her biri safâyı kalb ile gittiler. Hazret-i Ömer 'in adaleti bu derece idi. Böyle büyük zat idi. Sevgiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.