28 Şubat mağduru kadınlar için KPSS'de 40 yaş engeli kaldırılsın

A -
A +

Sayın Başbakan'ın dikkatine;

1998 yılında üniversitelerden başörtüsü yasağı sebebi ile eğitim hakkı elinden alınan öğrenciler adına size yazıyorum. 1999 yılında, kampüse başörtülü girilemeyeceği gibi keyfi bir uygulama yüzünden, sadece eğitim hakkımız değil, aynı zamanda geleceğimiz de ellerimizden alınmaya çalışıldı. Kaybettiğimiz, sırf diplomalarımız değildi. Bir nesil silinmek istendi bir günde. Geleceklerimiz gölgelendi, işsizliğe, sıradanlığa mahkûm edildik. Silinen sadece üniversite kayıtlarımız değildi; kişiliğimiz ile silinmek istendik, birilerinin keyfiyeti için. Kamusal alanlar ile birlikte vicdanlardan da silindik.
Bir anda sıradanlığa, işsizliğe mahkûm edilen bizlerin hayalleri gelecekleri karartılmaya çalışıldı. 1000 yıl sürecek denilen bu anlamsız, acı, trajikomik süreçte, asla kaybolmayan umutlarımız ve özgüvenimizle dik bir duruş sergiledik. Makamları emanet ettiğimiz vekillerimize, "demek ki zamanı değil daha" dedik, sukut içerisinde sabırla bekledik.
Sonunda af çıktı. 2011 yılında af ve başörtüsüne özgürlük sonucunda, okulumuza döndük. Aradan geçen 13 yıllık bu korkunç zaman kaybından sonra, çocuklarımızla birlikte, eğitimimize devam ediyoruz.
Mezun olmaya başladık. Fakat bizleri bekleyen acı bir sürpriz de vardı. Yaşlarımız 39-40'lara gelmişti ve KPSS'de 40 yaş duvarına çarptık. Evet, yıllar sonra diplomalarımızı alıyoruz ama yaş engelinden dolayı atanamıyoruz. Birileri bize, "geç kaldınız" diyordu! Geç kalan biz miydik, yoksa bizi 13 yıl sonra hatırlayanlar mıydı?
Şimdi, "yeter artık bu zülüm, bizi görmek zorundasınız" diyoruz ve Türkiye'nin her yerinden aynı haksızlığa uğramış arkadaşlarımızla yasal çerçevede örgütleniyoruz. Facebouk'ta "28 Şubat Kadın Mağdurları" isimli sayfada sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Size, aynı sıkıntıdan muzdarip olan ve yasal çerçeveler dahilinde örgütlenme çabalarında olan 348 kadın adına yazıyorum. 1998 yılında okullarından uzaklaştırılan mağdur kadınların sayısının 10 bin olduğu düşünülürse, bizim ulaşamadığımız, aynı mağduriyetten muzdarip kadınların sayısı 348 rakamının kat kat üzerindedir elbette.
Ben ve benimle aynı konumda Türkiye'nin çeşitli yerlerinde var olma mücadelesi veren kadınlar olarak, sessiz çığlığımızı duymanızı ve mağduriyetimizin giderilmesi için KPSS atamalarında 40 yaş engelinin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Hatice Sohbet

Türkiye'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ihtiyacı var

İstanbul'a 46 milyar dolarlık 3. havalimanının ihalesi gerçekleştiriliyor. Japonya ile 22 milyar dolarlık nükleer santralin kurulması için adım atılıyor.
İstanbul Boğazı'na 2.5 milyar dolarlık yatırımla 3. köprünün temeli atılıyor.
İstanbul Borsası, 93 binin üzerine çıkarak rekor kaydediyor. Merkez Bankası rezervi 135 milyar dolara çıkıyor. Gösterge faizi yüzde 4,61'e iniyor. 4 tane kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye'nin kredi notunu mayıs ayı içerisinde artırıyor. IMF ile ilişkilerimizde tarihî gelişme yaşanıyor, 14 Mayıs'ta son taksit ödeniyor. Enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara ulaşılıyor...
Çözüm sürecinde çok güzel neticeler alınıyor.. 6 aydır Doğu'dan, Güneydoğu'dan kayda değer kötü haber gelmiyor.
Kanal İstanbul, 3 Nükleer Enerji santrali projelerine başlanıyor. Ovit, Cankurtaran tünellerinin yapılması hızlanıyor.
AB ile müzakereler kapsamında yeni fasıllar açılıyor. Yeni sivil bir Anayasa için çalışılıyor. Darbeye teşebbüs edenler yargılanıyor. Faili meçhuller aydınlatılıyor.
Hızlı Tren, duble yollar, Marmaray projeleri tamamlanıyor. Barajlar inşa ediliyor.
Yeni Üniversiteler kuruluyor. Yeni havaalanları inşa ediliyor.
Toplu Konutlar yapılıyor. Büyük Şehir yasası ile büyük şehirler kuruluyor. Kentsel Dönüşüm Projesi ile gecekondu hayatı bitiriliyor.
Okullarda tablet bilgisayarlar hayata geçiriliyor. Eğitime rekor bütçe ayrılıyor. Ders kitapları ücretsiz olarak öğrencilerin masalarına konuluyor. Yüksek öğrenim gören öğrencilere modern yurtlar yapılıyor.
İstanbul, 2020 Olimpiyatlarına hazırlanıyor. Havayolları halkın yolu oluyor.
Dünyanın üçte birine vizesiz seyahat edebilme kolaylığı getiriliyor
Askerlerimizin kullanacağı yerli silahlar üretiliyor, dışa bağımlılık azaltılıyor. Savunma Sanayiinde rekor ihracat yapılıyor.
Sosyal Güvenli Reformu ile halkımız rahatlıyor. Hastanelerde son teknoloji kullanılıyor. Sosyal yardımlarla muhtaç vatandaşlarımıza devletimiz elini uzatıyor. Genel Sağlık Sigortası ile herkes sosyal güvence altına alınıyor.
Türkiye'nin her iline doğalgaz götürülüyor.
Engelli annesine 5 yıl erken emeklilik uygulamasına geçiliyor. Engellilere maaş bağlanıyor.
Doğal afetlerden zarar görenler için afet konutları yapılıyor.
E-Devlet uygulamasına geçiliyor.
Yatırım için Kalkınma Ajansları kurularak  bölgesel kalkınma sağlanıyor. İhracatımız giderek artıyor.
Türkiye gemi inşasında dünya altıncısı oluyor..
Yolu olmayan köy ve  mahalle kalmıyor...
Kısacası ülkemiz, yukarıda saydığım ve sayamadığım hizmetleri alırken, birtakım dış güçler ve onların ülkemizdeki uzantıları meşru ve demokratik yollarla  iktidara gelen AK Parti Hükümetini ve onun Genel Başkanını, demokrasi dışı yollarla devirmeye çalışıyor. Ama halkımız, önce demokrasi, millî irade ve hizmet deyip, hükümetine ve onun Başkanına sahip çıkıyor. Doğrusu da bu değil mi?
Yüksel Kantar-ARTVİN




UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.