Lütfen bu haksızlığı düzeltin!

A -
A +

 Maliye Bakanlığı'nın dikkatine;

1949'da Manisa Beydere Teknik Okulu'nu bitirdim, 1950'de beyan kağıdım geldi, evlendim, İzmir'e yerleştim.
Devletin bana vermesi gereken araziyi, 1954 yılından bu yana bir türlü alamadım. Her müracaatımda, ya başkasının zilliyetliği altında diyorlar, ya da park yeri için ayrılmış diyorlar.
Büyük Millet Meclisi'ne bile yazı yazdım, hakkımsa verin, hakkım değilse bunu belirtin diye talepte bulundum. "Hakkındır, vilayete müracaat et" diyorlar. Ama bir türlü Milli Emlak'tan temiz arazi vermiyorlar.
Bu iş için Avukat Hüseyin Hicabi Bayramcı'yla anlaştım, o da bir bayan avukata vermiş. Devlet, Çeşme altında bir arazi göstermiş, bayan avukat, "orası fundalık, deniz kenarından alalım" demiş. Bana araziyi işletmek için veriyorlar, deniz kenarındaki araziyi zaten vermezler dedim. Bir de şart koşuyor, arazinin yüzde 25'ini bana verecekmiş, gerisi ona kalacakmış, kabul etmedim.
İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü'ne, Maliye Bakanlığı'na, ellerindeki Hazine arazilerinden verilmesini talep ettim. İzmir-Menderes-Küner köyünden bana yer ayrılmış, 2 seneye yakındır her gidişimde yazı gelmedi diyorlar. Konak Milli Emlak Müdürlüğü'ne gelmesi lazım, her defasında gelmedi diyorlar.
Çok zor durumda kaldık. Ankara'ya Maliye Bakanlığı'na oğlum Cemal'le gittik, bana yazının tarih ve numarasını verdiler (7 Temmuz 1994 tarih ve 390 sayı ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na intikal ettirilmiş), Tarım Bakanlığı'na gittik. İlgili kişi, yazının gelmediğini söyledi, tarih ve numarasını gösterdim, bu defa, "arşivde, çıkaramam, yarın gel" dedi. İzmir'den geldiğimizi, kalacak yerimizin olmadığını, garibanlığımızı anlattık, yine de yarın gel dedi. Ertesi gün gittik, bu sefer de "çıkaramam, sen git biz yazıyı göndeririz" dedi. Mecburen İzmir'e döndük. Bir seneye yakın arada bir gidip sordum, her defasında "yazı gelmedi" cevabını aldım.
Biraz ara verdim, tekrar Mal Müdürlüğü'ne gittim, müdür beyi beklerken yanıma bir bayan memur geldi, durumu anlatınca, teyze sen ne yaptın diye çıkıştı. Durumu sorunca, epeydir görüşmediğim üvey oğlum Hasan'ın Müdürle tartıştığını söyledi. Karşıdan bir erkek memur, "buna ayrılmış araziyi Hasan veya Osman'a verdik, arşivde vardır" dedi.
Bana ayrılan arazinin bir başkasına nasıl verildiğini sordum, azarlarcasına "biz veririz" cevabını verdiler.
Döndüm geldim, bir daha da gidemedim, zaten maddi durumum buna uygun değil.
Benim hakkımı başkasına verdiler. Oysa ellerindeki bütün bilgilerde, bütün yazılarda bu hakkın bana ait olduğu görülüyor. Lütfen bu haksızlığı düzeltin.
Neziha Karakuş-Buca/İZMİR
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.