Polisin problemleri çözülsün

A -
A +

 İç savaşın çıkmasına engel olan, Başbakan'a yapılmak istenen suikasta göğüs geren, ölen, yaralanan, gaza en çok maruz kalan, tuvalet ve gıda ihtiyacını gideremeyen polis, bazı değil, birçok problemin altında ezilip kalmakta ve kurtuluş için birilerinin "yeter" demesini beklemektedir.

Polislerin çalışma şartları ve özlük hakları sürekli gündeme gelmekte, her seçim öncesi ümit verilmekte ama neticede değişen bir şey olmamaktadır.
Artık düğmeye basılıp, gerekenler yapılmalıdır.
Sürekli tartışılan, yeri geldiğinde yerden yere vurulan polis neden hedefte?
Emir alan, aldığı emri uygulamak zorunda kalan polis neden çaresiz ve savunmasız bırakılmaktadır?
Olaylar sırasında öne çıkartılan, atılın aslanlarım denilen; ölümün nefesini ensesinde hisseden, karşı taraf içinde eceliyle dahi ölen olduğunda, mahkemelerde süründürülen, açığa alınarak aç bırakılan, maaşı kesilen polis...
Meslekten soruşturma geçene kadar açığa alınan ve maaşı kesilen polisin mağduriyetinden eşi ve çocuklarının, bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının etkilendiğini, onunla birlikte diğerlerinin de cezalandırıldığını kimse düşünmüyor mu?
Gezi olayları sırasında, moral olarak da güçlendirilmesi gereken polisin tayinlerinin ve izinlerinin durdurulma haberi bile psikolojilerini bozdu, darbe oldu.
Bu haber bile yol kenarlarında yatmak zorunda kalmasına, bir kutu konserveye talim ettirilmesine aldırmayan polise bir tokat gibi inmişti.
Polisin sıkıntısı çok. Yıpranma tazminatı, fazla mesai ücreti, dışarıda kaldığı sürece sahra çadırı, seyyar tuvalet, kaliteli yemek, dinlenme imkanı ve emir dahilinde yaptığından sorumlu tutulmama gibi imkanlar verilmelidir.
Emir alıp bunu uygulayan polise neden yaptın sorgusu sorulmamalı, medyada hedefe konmamalıdır. Bir olaydan sonra hedefe oturtulan polis için haber yayın yasağı getirilmeli, açığa alındığında maaşının bir kısmının, geçinecek kadarının verilmesi sağlanmalıdır.
Olaylar sırasında evlerine gidemeyen polisler, kaldırım kenarlarında, parklarda ya da yerlerde dinlenmeye çalıştılar. Takviye ekipler daha çok sefil oldular. Kendilerini getiren araçlarda yatıp kalkmak zorunda kaldılar. Bu fedakârlıklara karşılık bir de medyanın hedefi olmaları önlenmelidir.
Vazife başında aldığı emri uygulayan polisin yaptığı hata, amirlerine sorulmalıdır.
Polislerin ek gösterge problemlerini herkes biliyor. Üniversite okuyarak belli branşta mezun olanlara meslekler dalında görev verilmelidir. Hukuku bitirmişse, Emniyet'in hukuk birimlerinde görev verilmelidir. Suçlanan polise ücretsiz avukat olarak atanmalıdır. Bir hukukçuyu, bir kimyacıyı, bir doktoru çevik kuvvete, karakol polisliğine sokak görevlendirmelerine vermemelidir.
Yemek sıkıntıları çözülmeli, gece göreve gelmesi beklenen polisin ulaşım masrafı fatura karşılığında kendisine ödenmelidir.
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu 1934 yılında, Emniyet Teşkilatı Kanunu 1937'de, Disiplin Tüzüğü 1979 yılında çıkarılmış. Bunların tamamı günümüz şartlarına göre tekrar ele alınmalıdır.
Erol Kara-İSTANBUL

Bize bu zulmü reva 
görenler bu vebalin 
altından kalkamazlar

"Teknik ve Mesleki Eğitim Fakültesi mezunlarına uygulanan mesleki soykırım" yazınız için, işsiz bir teknik öğretmen adayı olarak, sizi yürekten kutluyorum... Sesimize ses verdiniz, teşekkür ederim.
Bizim problemlerimiz bitmez. Zira bizi dinleyecek ne bir yetkili, ne bizleri umursayacak bir kesim var. Çoğu meslektaşım gibi, köşeye fırlatılmış kedi yavruları gibiyiz.
Çoğumuzun yaşları 30'ları çoktan aşmış. İnsanın, en verimli çağlarında atıl vaziyette olması içimizi yaralıyor.
Bugün eğitim kurumlarına baktığınızda, 65 yaşını çoktan aşmış, saçı başı ağarmış öğretmenler; bizim çalışmamız gereken çeşitli kurumlarda (akşam sanat okulları, çıraklık eğitim ve halk eğitim merkezleri gibi) torpilli lise ve MYO mezunları bizim yerimize atanmış iken, sanırım bizler için öğretmenlik ataması hayal gibi gözüküyor..
35 yaşındayım, işsizim ve hâlâ KPSS gibi ucube bir sınavla boğuşturulmaktayım... 6 sene denedim KPSS sınavını, hazırlandım girdim, hiçbir sonuç elde edemedim. Artık umutlarımı kaybettim. Bundan sonra KPSS gibi bir sınava girmeyeceğim. En azından 100 liram ve emeğim boşa gitmez, cebimde kalır...
Unutulduk, çiğnendik, benim gibi on binlerce meslektaşım harcandı.. Adalet bu olmasa gerek.
Beytullah Taşpınar

Hakim Bey!
Hakim Bey, ben de insanım.. Beynim zonkluyor, Hakim Bey...Canım yanıyor Hakim Bey... Elime pala alıp çıksam palalı diyorlar, Hakim Bey..
Bana ve benim gibi milyonlarca vatandaşa eziyetin zirvesini yaşatan bu sinir bozucu, bozguncu, paralı, işsiz-güçlü, (Çapulcu) güruha bir çözüm yok mu Hakim Bey? Paralı olamasa, işi olsa, güçsüz olsa her gün sokakta olurlar mı Hakim Bey?
Bunaldık artık, dayanamıyoruz Hakim bey.. ''Oğlum bak git"i de  aştı Hakim Bey.. İşi daha fazla çığırından çıkarmadan, bu güruha dur deyin Hakim Bey.. Şu güzel vatanımızda, vatandaşın rahatı huzuru kalmadı. Sabah Gezi, akşam Gezi, yat Gezi, kalk Gezi...
Ne uslanmaz, akıllanmaz bir güruhmuş... Bütün millet palayı eline almadan, bu güruha bir çözüm bul Hakim Bey...
Mehmet Tiryaki
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.