Arslan avcısı!

A -
A +

Hamza" radıyallahü anh" henüz iman etmeden de Kureyş içinde hatırı sayılır, namlı biriydi. Mesleği mi? Arslan avcılığı!.. Müşriklerin Safa Tepesinde Efendimizi hırpaladığı gün, o, çölde, av peşindeydi. Bir ceylanı ustalıkla kovalayıp, sonunda sıkıştırdı bir köşeye. Hayvan, nefes nefese durdu ve dikti gözlerini gözlerine. Fakat o da ne? Hayvan konuşuyordu: - Ey Hamza! Benimle uğraşacağına, git o adamlarla uğraş! dedi ve devam etti: - Müşrikler, yeğenini öldürmek istiyor. Bana çevirdiğin o oku, onlara atsan daha iyi edersin! Şaşkına dönmüştü! Ve bir sıçrayışta kaçıp kurtardı canını. Hamza, bu hadisenin şokuyla adamakıllı şaşırdı ve doğruca eve geldi. Yorgun, düşünceli, kafası karma karışıktı. Bitkin bir halde; - Hanım ben çok açım! deyip, çöktü bir kenara. Ancak hanımı da neşesizdi o gün. Hatta ağlıyordu. Hamza merak edip sordu hemen: - Hayrola, niçin ağlıyorsun? - Hiç sorma. - Söylesene hanım, ne oldu? - Bugün yeğenini fena dövdüler. Yüzü gözü kan içinde kaldı. Yayını alıp atladı atına Hamza'nın tüyleri diken diken olmuştu. Hiddetle sordu: - Ebu Talip yok muydu? - Hayır. Hayvanlarını kıra götürmüştü o. - Peki ya Abbas? - Kurtamak için çok uğraştı, ama... - Ya Ebu Lehep, o neredeydi? - O, onlardan bin beterdi. "Öldürün şu yalancı sihirbazı!" diyerek öbürlerini kışkırtıyordu. Hamza, önündeki yemeği bir tarafa itip fırladı ayağa. Zırhını giyerken, - Bunun intikamını almadıkça yiyip içmek bana haram olsun! dedi ve yayını alıp atladı atına. Ve yel gibi koşturdu küheylanı. Az sonra Kâbe-i şerife varmıştı bile... E-mail: auyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 Fax: (0 212) 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.