Allah dostlarını üzmek

A -
A +

Şeyh Sinan Efendi, Manisa erenlerindendir. Edepsizin biri söz ve hareketleriyle üzerdi bu Allah dostunu. Yakınları, o adama; - O hakaret ettiğin zat kimdir, biliyor musun? dediler. Adam umursamaz bir tavırla cevap verdi: - Bilmiyorum, kimmiş? - O, Allahın velî bir kuludur. Allah dostlarını üzmek hayır getirmez. Gel vazgeç bu işten. Yoksa pişman olursun! Lakin adam devam etti üzmeye... Şeyh Sinan hazretleri ise onun bu yaptıklarına kızmaz, üstelik dua ederdi. "Ona hidayet ver!" Nitekim bir gün; - Yâ Rabbî, o kuluna hidayet ver. Onu iki cihanda aziz eyle! diye dua etti. Oradakiler şaşırdılar. - Efendim, o size hakaret ediyor. Siz dua ediyorsunuz. Nedir hikmeti? Buyurdu ki: - Herkes yanında olandan verir. Ve ekledi: - Merak etmeyin. O, yakında pişman olup, tövbe eder. Ve dediği gibi de oldu. Adam pişman oldu yaptıklarına. Edeple gelip, özür diledi bu Allah dostundan. Dahası, talebesi olmakla şereflendi. Nefis feryat eder Bir gün de "Namaz"ın önemini anlatıyordu ki; - Müslüman demek, namaz demektir! buyurdu. Peşinden sordu oradakilere: - Nefse en zor gelen iş nedir, bilir misiniz? - Bilmiyoruz, nedir hocam? Buyurdu ki: - Namaz kılmaktır. - Neden hocam? - Çünkü nefis istemez. Bir Müslüman namaza durunca nefsi feryad eder adeta. Ve şöyle bitirdi sözlerini: - Bir kimse beş vaktini muntazaman kılıyorsa, onun yapamıyacağı iş yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.