Ticarette bereket vardır

A -
A +

İzmit'te medfun bir evliya zat var. "Ahmet Hilmi Efendi"... Kabr-i şerifi, Bağçeşme kabristanındadır. Bir gün, bir Hıristiyan rica etti bu zattan: - Hocam, dua edin zengin olayım. Büyük velî ona bir miktar para verip buyurdu ki: - Bununla bir şeyler al, sat. Ticarette bereket vardır! Sonra dua etti: - Yâ Rabbî, zengin eyle bu kulunu! Adam kısa zamanda zengin oldu. Hatta gemiyle mal sevkederdi dış devletlere. O zatın duasıyla... Ancak bunu, "bu zatın duasına" borçlu olduğunun farkındaydı. Bunun için her gönderdiği malın bir kenarına "bu zatın ismini" yazıyordu. Hani "bereket" olsun diye. Ancak bir sefer unutup, isim yazmadı bazı mallara. Olacak bu ya... O gece, korkunç bir fırtına koptu. Mal yüklü gemi battı ve mallar döküldü denize. İsim yazılmamış mallar denize gömülürken, "yazılı olanlar" su üstünde yüzerek çıktılar sahile. Adam bu hali görüp çok duygulandı. Ve "Şehadet"i söyleyip imanla şereflendi. *** Bir gün de, nasihat isteyen bir gence; - Önce İslamiyeti öğren, buyurdu. - Nereden öğreneyim hocam? - Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarından. Rastgele kitap okuma! - Ben her gördüğüm din kitabını alıp okuyorum hocam. Bu, doğru değil mi yoksa? - Hiç doğru değil. - Neden hocam? Şefkatle baktı gence. - Sana çok önemli bir nasihatte bulunayım mı evladım? - Buyurun hocam. - Rastgele "yüz kitap" okuyacağına, bir doğru kitabı "yüz defa" oku! Ve ekledi: - Hem de haz duyarak oku. Lokman Hakim, "Hayatta her lezzeti tattım. Din kitabı okumaktan daha lezzetli bir şey bulamadım" buyurmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.