"Namaz vakti geçiyor"

A -
A +

Osmanlı âlim ve evliyasının meşhurlarından olup İznik'te vefat eden "Dede Halife", birkaç talebesiyle seyahate çıktı bir gün. Az sonra suları bitti. Ancak hem içmek için lazımdı su, hem de abdest için. Talebeler etrafa dağılıp su aradılar. Ancak bulamayıp geri döndüler. Namaz vakti de geçmek üzereydi ki, telaşla bu zata geldiler. - Hocam, namaz vakti geçiyor. Ne yapacağız? Mübarek açtı ellerini, yalvardı: - Yâ Rabbî! Bize, sonsuz hazinenden su ihsan eyle! O anda su fışkırdı Sonra kalkıp asasını yere vurdu. Kudret-i ilahiyle, "Su" fışkırdı o yerden. Serin ve lezzetliydi. Abdestlerini alıp, susuzluklarını giderdiler. ??? Bu zat, bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki; - Allahü teala sevdiği kullarına dert ve bela gönderir, buyurdu. Dinleyenler; - Neden? diye sordular. Buyurdu ki: - Kendisini ansınlar diye. - Anlamadık, nasıl yani? Mübarek sordu onlara: - İnsana bir dert ve musibet gelince ne yapar? - Kurtulmak için dua eder. Buyurdu ki: - İşte sebep bu. Allahü teala sevdiği kullarının dua etmesini sever. Dert ve bela göndermek suretiyle kendine döndürür onları. Dua etsinler diye Sordular: - Dua etsinler diye mi bela gönderir? - Evet. Onların "Yâ Rabbî..." diye yalvarması hoşuna gider Rabbimizin. - Sevmediklerinin dua etmesinden hoşlanmaz mı? - Hayır. Onların sesini duymak istemez. Mesela "Fir'avun" böyleydi. - Nasıldı hocam? - O kadar sağlıklı idi ki, beşyüz senelik ömründe bir defa olsun başı ağrımamıştı. Hatta dişleri o kadar sık yaratılmıştı ki... Hemen sordular: - Neden hocam? - Aralarına et falan sıkışıp da ağrı yapmasın, böylece Allahı hatırlamasın diye...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.