"Bu halin ne baba!"

A -
A +

Horasan'da yetişen, Sûfiâbad şehrinde vefat eden Alaüddevle Semnânî hazretleri, bir gün yolda gidiyordu ki, kendini bilmez bir gençle karşılaştı. Aile terbiyesi almamış olan bu genç, aşağılamak istedi bu Allah dostunu. Cahilliğin verdiği cesaretle hakaret etmeye yeltendi. Karşısına dikilip, yılışık bir tavırla, - Heey Baba! Ne bu halin? dedi. Mübarek önce vakarla baktı gence. - Hâlimde ne var evladım? Delikanlı sırıtarak söylendi: - Görmüyor musun? Kaftanının bir ucu eğilmiş. Büyük zat anladı gencin maksadını. "Senin ağzın eğilmiş!" Celallendi ve sert baktı ona bu defa; - Benim kaftanım değil, senin ağzın eğilmiş! buyurdu. Sonra yürüyüp gitti. O anda gencin ağzı eğildi hakikaten. Bir kelime konuşamadı üstelik. Çok çirkin bir hal aldı. İşte o zaman hatasını anlayıp koştu peşinden bu Allah dostunun. Ellerine sarıldı; - Beni affet, bilemedim! dedi. Çok özürler diledi. Merhamet deryası büyük velî affetti genci. Yerden kaldırıp şefkatle baktı bir kere. O bakışla düzeldi gencin ağzı. Delikanlı elini öpüp talebesi olmakla şereflendi o gün. Emr-i maruf sevabı Bir gün de sordular bu zata; - "Emr-i maruf" nedir hocam? - Allahın dinini Onun kullarına öğretmektir, buyurdu. - Bu iş çok mu sevaptır? - Elbette. - Ne kadar mesela? Buyurdu ki: - Bir kimseyi bir "dünya sıkıntısı"ndan kurtarmanın sevabı, bütün cihanın nafile ibadetlerinin toplamından daha çoktur. "Ahiret sıkıntısı"ndan kurtarmanın sevabını düşünün artık. Ve şunu söyledi: - Hocamdan duymuştum. Buyurmuştu ki, "İnsanlar, yaptıkları emr-i maruf hizmetine karşılık, Cennette kavuşacakları nimetleri bilseler, sevinçten her şeyi unutur, sokaklarda oynarlardı." E-mail: auyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 Fax: (0 212) 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.