"Öyle kullar vardır ki!.."

A -
A +

Şam'da yetişen velilerin büyüklerinden Ahmet bin İbrahim el Vasıtî hazretleri, deniz yolculuğuna çıkmıştı bir gün. Ancak büyük bir fırtına koptu denizde. Gemi başladı sallanmaya. Dalgalar büyüdü ve gemi parçalanmak üzereydi ki, açtı ellerini ve yalvardı: - Yâ Rabbî! Sevdiğin kulların hürmetine dindir bu fırtınayı! Ellerini yüzüne sürerken dindi fırtına. Sütliman oldu deniz. Yolcular sevinçle sordular bu zata. - Nasıl dua ettin ki, fırtına durdu birden? - Araya vesile koyarak dua ettim, buyurdu. "Sevdiklerinin hürmetine" - Nasıl yani? - "Yâ Rabbî! Sevdiğin kullar hürmetine..." diyerek yalvardım. - Onun için mi kabul oldu dua? - Evet. Cenab-ı Hakkın öyle mübarek kulları vardır ki, onların hürmetine edilen duaları geri çevirmez. ??? Bir gün de sohbetinde, - Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki nimet verir, buyurdu. - Onlar nedir? diye sordular. Buyurdu ki: - Birincisi, sevdiği bir kulunu ona tanıtır. - Sevdiği kuldan murat nedir hocam? - Hakiki bir İslam âlimi veya gönül ehli bir Allah adamı. Böyle bir zatı tanımak, nimetlerin en büyüğüdür. - Neden? - Çünkü iki cihan saadetine kavuşmak, böyle bir zatı tanımak ve onu sevmekle olur. "Hayırlı iş nasib eder" - Peki, ikinci nimet nedir hocam? - İkincisi, ona hayırlı bir iş nasib eder. Daha çok severse, derd-ü bela verir. - Sevdiğine mi dert bela verir? - Evet. Derd-ü bela, Allahü teâlânın kemendidir. Sevdiklerini, onunla kendine çeker. ??? Bir gün de, - İyi insan nasıl olur? diye sordular. Buyurdu ki: - İyi insan, herkese güleryüzlü, tatlı dilli olur. - Farzları yapıp haramlardan kaçması da gerekmez mi hocam? - Bunlar, her Müslümanın aslî vazifesidir zaten. Elbette ki yapacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.