Et kokusu!

A -
A +

Evliyanın büyüklerinden ve Tus şehrinde vefat eden Ebu Abdullah Sübeyhî hazretleri, bir sene "Nafile hac"a niyetlenmişti. Ancak hanımı hamileydi. Bir gün, burnuna "Et kokusu" geldi bu kadıncağızın. Ve bunu söyledi beyine: - Efendi! Şu kızarmış eti kim pişiriyorsa, git benim için bir parça iste. Çok canım çekti. Gitti mübarek, baktı ki et kokusu fakir bir evden yayılıyor. Kapıyı çalıp utanarak söyledi hanımının isteğini. Ev sahibi kadıncağız büktü boynunu. - Malesef veremeyeceğim. "Üç gündür açız" Büyük veli dönüp gidiyordu ki, kadın seslendi arkasından: - Komşu, bir dakika! - Buyur bacım. - Niçin veremiyorum biliyor musunuz? - Hayır, neden? - Bu et size helal değil de... - Helal değil mi, niçin? Kadın, titrek sesle anlattı: - Biz çoluk çocuk üç gündür açız komşu. Beyim öldü. Hiçbir gelirimiz de yok. Çocuklar açlıktan ağlıyordu ki, ben dayanamayıp sokağa çıktım. - Evet bacım, sonra? - Bir kenarda ölmüş bir hayvan gördüm. Etrafta kimsecikler de yoktu. Ondan zaruret miktarı kesip gizlice eve getirdim. - Yoksa onu mu pişiriyordun? - Maalesef komşu. Bunu derken ağlamaya başladı. Mübareğin de gözleri yaşarmıştı. Elini koynuna götürdü ve bir kesede nafile hac için biriktirdiği paranın tamamını alıp uzattı bu kadıncağıza. - Şunu al bacı. Bu size bir müddet yeter. "Nafile hacdan sevap" Kadın çok sevinmişti. Dualar etti kendisine. Mübarek zat eli boş eve dönünce hanımı sordu: - Ne oldu bey, hani et getirecektin? - Getiremedim hanım. - Neden? Olanları anlatıp buyurdu ki: - İşte böyle hanım. Bana hac farz değil. Nafile hac için biriktirdiğim paramızın tamamını o kadıncağıza verdim. - Çok iyi yapmışsın bey. - Ne yapayım. Benim haccım da bu olsun dedim. Ve ilave etti: - Bir mümini sıkıntıdan kurtarmak, nafile hacdan daha sevaptır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.