O zat kimdir, biliyor musun?

A -
A +

Hakkâri'de yetişen Velilerden "Ebül Berekât Hakkârî" hazretlerini sevmeyen bir kimse vardı o devirde. Aleyhinde konuşur, dedikodusunu yapardı orda burda. Bir gün yine böyle konuşuyordu ki, - Sus! dediler kendisine. Adam sinirlendi. - Niye susacakmışım? - Bu aleyhinde konuştuğun zat, kimdir biliyor musun? - Bilmiyorum, kimmiş? - O, çok muhterem bir insandır. Bir Allah adamıdır. Onun aleyhinde konuşmak hayır getirmez sana. Adam hiç aldırmayıp devam etti konuşmaya. Yanlış yapıyorsun! İnsanlar tekrar ikaz ettiler kendisini. - Bak, yanlış yapıyorsun. Vazgeç bu işten. Yoksa bir cezaya çarpılırsın. Ama o, aldırmadı yine. Hatta alaylı bir tavırla, - Cezaya mı çarpılırım? deyip devam etti konuşmaya. İşte tam o sırada bir "Eşek arısı" gelip, girdi ağzına. Ve soktu dilini. Dili bir anda şişip, feci halde canı yandı. İşte o zaman aklı geldi başına. Pişman olup tövbe etti. Dahası, bu zatın sevgisiyle doldu kalbi. Koştu huzuruna, özür dileyip talebesi olmakla şereflendi. *** Bu zat, bir gün sordu cemaatine: - Bu dünyada en güzel şey nedir, bilir misiniz? - Bilmiyoruz, dediler. Dünyayı sevmemektir Buyurdu ki: - Dünyaya düşkün olmamaktır. Sordu yine: - Altın'dan kıymetli olan şey nedir, bilir misiniz? - Bilmiyoruz, nedir hocam? Buyurdu ki: - Onu başkasına vermektir. *** Bir gün de nasihat istediler bu Veliden. - İki şey çok mühimdir, buyurdu. - Onlar nedir? dediler. Buyurdu ki: - Okumak ve okutmak. Sonra izah etti bunları. - Okumaktan maksat, islamiyeti öğrenmek, okutmaktan maksat da öğrendiğini başkalarına öğretmektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.