Valiye zehirli et!

A -
A +

Irak'ta yetişen velilerden Ebu Yakub Nehrecurî hazretleri, bir gün o yerin valisiyle birlikte bir kır gezintisine çıkmıştı. Derken bir dere kenarında oturdular. O sırada bir kişi geldi oraya. Elinde bir tepsi et yemeği vardı. Valiye yaklaşıp; - Sayın valim, bu eti sizin için kızarttım. Buyurun, afiyetle yiyin, diye arzetti. Vali kabul edip teşekkür etti adama. Zaten de acıkmışlardı. Oturdular yemeğe. Vali, Besmele çekip etten bir parça kopardı ve tam ağzına götürüyordu ki, mübarek zat; - Durun! Yemeyin onu! buyurdu. Vali şaşırmıştı. - Neden? diye sordu. Niçin yemeyecekmişim? "Bu bir suikast!" - Bu et zehirli vali bey. - Zehirli mi? - Evet. Size suikast hazırlamışlar! - İyi de nasıl anladınız hocam? - Kalbime öyle geldi. Vali; - Peki hocam, deyip el çekti o yemekten. O esnada bir köpek peydah oldu oracıkta. O eti önüne attılar. Hayvancağız yedi ama az sonra başladı kıvranmaya. Sonra da öldü zavallı. ** Bir gün de gencin biri gelip, - Hocam, ben her şeyi kendime dert ediyorum, diye arzedince, - Her şeyi mi dert ediyorsun? diye sordu mübarek. - Evet hocam, her şeyi. - Yanlış yapıyorsun evladım. - Neden? - Dert, ahiret derdidir. Dünyayı değil, ahireti dert et kendine. - Ya dünya sıkıntıları? - Ahiret derdi olanın, dünya derdi olmaz evladım. Delikanlı şaşırdı!.. - Öyle mi hocam? - Evet. Ahiret derdi yanında dünyanın bütün sıkıntıları bir araya gelse bile, yine hiç kalır. *** Bir gün de bazı sevdikleri sordular bu zata: - Hocam, dünya için ne kadar çalışalım, ahiret için ne kadar? Mübarek sordu: - Dünyada ne kadar kalacaksınız? - En fazla yüz sene. - Ya ahirette? - Sonsuz. - Öyleyse dünyaya, dünyada kalacağınız kadar, ahirete de orada kalacağınız kadar çalışınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.