İlim talebesi geri çevrilmez

A -
A +

İstanbul evliyasından Ahmet Mekkî Efendi hazretleri, gençlere ilim öğretmek hususunda en ufak bir gevşeklik göstermezdi. Hangi hal ve şartta olursa olsun, yapardı bu hizmeti. Mesela bir gün... Hastalandı mübarek. Oturmaya bile hali yoktu. O sırada çalındı kapısı. Oğlu açtığında, bir talebeyi gördü eşikte. İsteksiz bir ses tonuyla, - Buyurun, dedi. Ama içeri almakta tereddüt etti. - Ders için geldiniz galiba? - Evet. - Peki, bir dakika, deyip içeri girdi. Babası sordu: - Kimmiş gelen? - Bir talebeniz babacığım. Bekletme, içeri al! - İyi, hemen içeri alsana. - Şeyy, isterseniz söyleyeyim yarın gelsin. - Neden? - Hastasınız ya. - Hayır hayır, hemen içeri al. - Ama babacığım... - Olmaz. İlim talebesi hiç geri çevrilir mi evladım? - Peki babacığım, deyip içeri aldı onu. Mübarek, hasta halinde dersini okutup gönderdi talebesini. *** Bir gün, "Gıybet" ten sordular bu zata. Buyurdu ki: - Gıybet, devası olmayan bir hastalıktır. Müslümana yakışmaz. - Hocam, gıybet yapınca, o kişinin günahı bize yazılıyormuş, öyle mi? - Elbette. - Öyleyse çok kötü. - Evet. Akıl kârı mıdır ki, oturduğun yerde, başkasının günahını alıyorsun? - Hem de hiçbir şey yapmadan. - Tabii ya. O orada günah işliyor, günahı senin defterine yazılıyor. Ve ilave etti - Dahası da var. - Dahası ne hocam? - Senin sevapların da ona yazılıyor. - Öyle mi? - Elbette. Şimdi bu, ticaret midir yani? - Değil tabii hocam. - Akıllı tüccar kârlı iş yapandır, . Ama sen zarar ediyorsun. - Ama hocam gıybet tatlı geliyor insana. - Doğru. Nefsin hoşuna gidiyor da ondan. Ama nefis, insanın düşmanıdır. - Düşman mı? - Evet. Hem de en büyük düşman. - Şeytan gibi mi yani? - Şeytan, hiç kalır onun yanında. Nefsin yegane gayesi, Cehenneme sokmaktır sahibini.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.