Zindandaki talebe!..

A -
A +

Bursa evliyasından Alaaddin Ali Fenarîhazretlerinin bir talebesini haydutlar yakaladı bir gün. Elini ayağını bağlayıp attılar bir zindana. Garip, o karanlık yerde ellerini açıp, yaşlı gözlerle yalvardı: - Yâ Rabbî! Beni bu zindandan ancak sen kurtarabilirsin. Hocamın hürmetine kurtar beni! Ellerini yüzüne sürerken hocası belirdi yanıbaşında. Zincirlerini çözüp kayboldu gözden. Genç önce şaşırdı. Sonra fırladı yerinden. Baktı ki kapılar açık. Nöbetçiler uyuyor. Rahatça çıkıp doğruca hocasının huzuruna geldi. Elini öpüp oturdu karşısına. "Hoşgeldin oğlum!" Mübarek zat sevgiyle baktı talebeye. - Hoş geldin evladım! - Hoşbulduk hocam. Delikanlı, olanları anlatacaktı ki, büyük veli; - Geçmiş olsun, buyurdu. Çok şükür kurtuldun. - Sayenizde hocam. - Estağfirullah. - Evet hocam, siz... Mübarek parmağıyla "Sus" işareti yaptı. - Ben hayatta oldukça, bunu kimseye anlatmıyacaksın, tamam mı evladım? - Tamam hocam, başüstüne. Ve tuttu sözünü, anlatmadı. *** Bu zat bir gün bazı gençlerle sohbet ediyordu ki; - İnsan, bu dünyada ne için yaşar? diye sordu onlara. - Bilmiyoruz, dediler. Buyurdu ki: - Müslüman, sadece Allahü teâlânın rızasını kazanmak için yaşar. Bunun için çalışır. "Tek gayesi budur" - Başka maksadı yok mudur yani? - Hayır, tek gayesi, Rabbinin rızasını ve sevgisini kazanmaktır. *** Bir gün de cemaatine buyurdu ki: - Müslüman, Sevgili Peygamberimizi canından bile çok sever. - Keşke biz de öyle olabilsek hocam. - İnşallah nasib olur. - İnşallah hocam, dua edin. - Eshab-ı kiramın hepsi böyleydi mesela. - Öyle mi? - Evet. Canlarından, mallarından, evlatlarından daha çok severlerdi Onu. Harplerde seve seve ölüme atılırlardı Onun uğrunda. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 Fax: (0 212) 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.