Tatlı deniz suyu!

A -
A +

Kabr-i şerifi Belh şehrinde bulunan Ebu Nasr-ı Pârisâ hazretleri, bir gün, bazı talebeleriyle deniz yolculuğuna çıkmıştı. Ancak gemide bitti suları... Çocuklar fazlaca susayıp, başladılar kıvranmaya. Büyük veli durumu sezmişti. Denizden bir kap su alıp uzattı onlara. - Alın çocuklar, için. Gençler şaşırdılar. - Ama bu deniz suyu hocam - Evet, buyurdu. Deniz suyu. Gençler birbirlerine bakıp, "Deniz suyu tuzludur, nasıl içeceğiz?" diye düşünüyorlardı ki, mübarek zat; - Hiç tuzlu değil çocuklar, tatlı su, buyurdu. Talebeler iyice şaşırmışlardı. - Tatlı mı? - Evet tatlı. İsterseniz bir için. Çok beğeneceksiniz. "Şaşırdınız mı çocuklar?" Gençler hocalarının verdiği suyu içtiler ki, gerçekten tatlı su. Öyle ki, aratmıyordu memba sularını. Büyük veli gülümseyerek sordu gençlere: - Şaşırdınız mı çocuklar? - Hem de çok. - Hiç şaşırmayın. - Neden hocam? - Çünkü bu işi yapan cenab-ı Hak'tır. O, her şeye kadirdir. Toprağı "Altın" yapar, tuzlu suyu "Tatlı". Ona göre güçlük yoktur. *** Bir gün de; - Allahü teâlâ biz insanları niçin yarattı, biliyor musunuz? diye sordu cemaatine. - Bilmiyoruz dediler. Niçin yarattı? - Kendisini tanıyalım diye. - Onu tanımış olmak için ne lazım hocam? - Emrine itaat lazım. Hak teala emirlerini bildirmek için Peygamberler ve âlimler gönderdi bize. "Sahipsiz değiliz" Şöyle devam etti: - Yani başımız İslâm âlimlerine bağlıdır ki, bu, bir şereftir bizim için. *** Bir gün de, bazı sevdikleri; - Hocam, kalbinde az bir kibir olan, Cehennemde yanacakmış, öyle mi? diye sordular bu zata. Buyurdu ki: - Evet kardeşlerim, kibrin cezası Cehennem ateşidir. Ve ilave etti: - Hem sonra kibirlenecek neyimiz var ki? Öncemiz "bir damla su", sonumuz "bir avuç toprak", öyle değil mi? - Evet hocam. Buyurdu ki: - İşte kardeşlerim, insan demek, aciz demektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.