Bir "Vefakârlık" örneği

A -
A +

Bursa'da medfun olan "Lütfullah Efendi"ye "Vefakârlık"tan sordular bir gün. - Âlemlerin Efendisi, anlatılamayacak kadar vefakârdı, buyurdu. - Nasıl? dediler. Şöyle anlattı: Mesela kendisine bir hediye gelseydi, "Onu, filan kadına götürün. Çünkü o, Hatice'nin arkadaşıdır" buyururdu. Ve ekledi: - Nitekim Âişe validemiz, onun hakkında; "Hatice'ye gıbta ediyorum", derdi. "Çünkü Resulullah ondan çok bahseder, onu çok sevdiğini söylerdi. Ne zaman bir koyun kesilse, onun akrabasına da gönderirdi". Siz yorulmayın! Bir gün de, Habeşistan Meliki "Necaşi"den elçiler geldi huzuruna. Onlara çok iltifat edip ikramları bizzat kendisi yapıyordu. Eshâb-ı kiram; - Yâ Resulallah! Siz yorulmayın, biz hizmet ederiz, dediler. - Evet, siz yaparsınız, buyurdu. Ama onlar vaktiyle Eshâbıma çok hizmet ettiler. Onun teşekkürü için severek yapıyorum bu hizmeti. Yine bana gel! Bir gün de savaş esirleri arasında süt kardeşi "Şeyma"yı görüp, tanıdı hemen. Çok sevindi. Mübarek arkasındaki örtüyü yere serip, üzerine onu oturttu. Hal ve hatırını sorduktan sonra; - İstersen yanımda kal, istersen seni köyüne göndereyim. Ama bir ihtiyacın olursa yine bana gel! buyurdu. Böylesine ilgi, çok memnun etmişti Şeyma'yı. Ama o, köye dönmeyi istedi. Kimsesi kalmadı "Süveybe hatun"un evine de sık sık yiyecek, giyecek gönderirdi. - Neden? dediler. - Çünkü bu hatun, Ebu Leheb'in âzâdlı kölesiydi. Efendimiz doğduğunda koşup süt vermişti kendilerine. Yâni ilk "süt annesi"ydi Resulullahın. O hayatta olduğu müddetçe daima hediye bir şeyler gönderirdi evine. Vefat edince de; - Hayatta kalan kimsesi var mıdır? diye sordu. Maksadı, bundan sonra onlara göndermekti. Ama; - Hiç kimsesi kalmadı, dediler. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.