Emanet kutu!

A -
A +

"Hacı Bayrâm Velî"nin yaşadığı devirde, temiz kalbli bir genç askere çağrılmıştı. Yetîm ve öksüzdü garip. Kimi kimsesi yoktu. Biraz mîrâs kalmıştı babasından. Hani birkaç "Bilezik", birkaç da "Altın". Bir kutu içine koydu onları. İyi de kime teslim edecekti bunları? Güvendiği kimse yoktu ki bıraksın emâneten. O ara "Hacı Bayrâm Velî" hatırına geldi hemen. Koştu türbesine. Bildiği sureleri okuyup gönderdi ruhuna. Sonra da sandukanın başına geçip arz etti Ona: - "Yâ hazreti Hacı Bayrâm-ı Velî! Vatanî vazîfemi îfâ etmek üzere askere gidiyorum. Şu kutuyu emanet edecek kimsem yok. Çâresizim. Size emanet ediyorum. Askerden dönünce alırım..." Böyle söyeyip çıktı türbeden. Ve askere gitti hemen. Kalbi müsterihti artık. Aradan birkaç sene geçmiş, askerliği bitmişti. Köyüne gelince emanet kutuyu hatırladı. Ve koşup türbeye vardı. Tereddütsüz içeri girdiğinde, gördü ki kutu duruyor yerinde. Yaşlı türbedara yaklaştı. - Efendi baba! Şu kutuyu yıllar önce ben koymuştum şuraya. Şimdi izninizle alacağım. Türbedar olumsuzca başını salladı. - Al alabilirsen. Delikanlı şaşırdı. - Niçin böyle söylüyorsunuz amca? - Çünkü ben o "Kutu"yu birkaç defa almak istedim de... - Evet. - Alamadım. - Niçin alacaktınız onu? - Daha emin bir yere koyacaktım. - Alamadınız mı? - Hayır oğlum. Ne kadar uğraştımsa da oynatamadım onu yerinden. - Sonra? - Sonra "Bu işte bir hikmet var" deyip bir daha da sürmedim elimi. Genç durumu türbedara anlatarak uzattı elini ve onun şaşkın bakışları arasında kutusunu alıp döndü memleketine... > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.