Yâ Rabbî, şifa ver!

A -
A +

Allah dostlarından Abdülehad Nûri "rahmetullahi aleyh" zamanında bir kadı vardı. Adı "Abdurrahman'dı. Evi, bu Velinin evinin yanındaydı. Bir gün nefes nefese geldi bu zata. - Hocam duanıza muhtacız. - Hayrola ne oldu? - Oğlumuz tauna yakalandı. Dua edin de kurtulsun. - Ben, âciz bir kulum, buyurdu. Allahın dediği olur. Sonra içeri geçip iki rekât namâz kıldı. Ve ellerini duaya kaldırdı. - Yâ Rabbî hastalığı da veren sensin şifayı da. Şifa ver bu çocuğa. Ellerini yüzüne sürerken, - Oğlunuz iyileşti, buyurdu. Şimdi ev içinde dolaşıyor. Kadı Efendi, sevinçle koştu evine. Gördü ki oğlu iyileşmiş. Şükretti Rabbine. Bir fırtına, bir rüzgâr Bir talebesi de vardı ki, hocasını çok seviyordu. O da çalışıp kadı oldu. Tayin ettiler onu bir yere. Oraya gitmek için bindi gemiye. Sonra bir fırtına, bir rüzgar. Gemi batmak üzereydi. Ne yapacağını şaşırmıştı insanlar. Feryat figan sesleri sarmıştı gemiyi İşte o sırada yetişti büyük Veli. - Ey insanlar! diye seslendi. Deniz de bir mahluktur, emredileni yapar. Sonra nidâ etti - Ey fırtına, ey rüzgâr! Sâkin olun ki, kurtulsun insanlar. O anda yavaşladı rüzgar. Sonra durdu. Yolcular kurtuldu. Altın, Toprak oldu Bir gün de vezîrlerden biri, bir kese "Altın" alıp, hediye etti bu Veliye. Sonra kendi kendine böbürlendi. İçinden; - "Bu kadar kıymetli hediyeyi kimse kimseye veremez" dedi. O anda büyük Veli döndü vezire; - Bu altınlarla mı bize minnet ediyorsun? Bunlar, bizim gözümüzde "Toprak"tan farksızdır, buyurdu. Sonrası malum. Altınlar "Toprak" oldu. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.