Bu, ne güzel sûret

A -
A +

"Abdülkerim Efendi", Edirne'de yaşamış bir velîdir. Bir gün şunu anlattı cemaatine: "Âdem Nebî"nin toprağına, Hak teâlânın emriyle Cebrâil aleyhisselâm "Hava" getirip koydu. Mîkail ise "Ateş". Yetmişbin melek de "Su" döküp, Allah'ın emriyle "İnsan şekli" verdiler o toprağa. Cansız bir heykel oldu. Güzel, düzgün ve sevimli. "Kudret güneşi"yle kurudu. Hafifçe dokunulsa, pişkin saksı gibi ses verirdi. Velhâsıl kalıp tamâmlanıp "Kırk sene" yerde kaldı. Sonra Hak teâlânın emriyle melekler o kalıbı ziyaret edip; - Bu, ne güzel sûret, dediler. Zîrâ öyle bir zarâfet vardı ki onda, hayranlıklarını gizleyemediler. Ve gayr-i ihtiyârî; - Allah, bundan güzel şey yaratmış mıdır? dediler. Ama İblîs... O böyle demedi. Daha görür görmez kıskandı. Haset etti. "Bu, büyük bir iş için yaratıldı muhakkak", diye geçirdi içinden. O zamanlar meleklerin hocasıydı. Ders verirdi onlara. Bir gün, bir grup melekle geçerken onu gördü, ama belli etmedi bu fikrini. Onlara dönüp; - Endişe etmeyin, dedi. Baksanıza içi boş, bir işe yaramaz. Karnını delip içeri girdi. Göklerdeki nice acâyip şeyleri orada görünce daha da şaştı. Endîşesi fazlalaştı. Sonra dışarı çıktı. Bir şey belli etmeden; - Rabbimiz, bunu sizden aziz tutarsa ne yaparsınız? diye sordu. Melekler; - Tabii ki itaat ederiz, dediler. Beğenmedi bu cevâbı. Kibir ve hasedinden; "Eğer onu tercîh ederse, karşı çıkarım" diye düşündü. Hattâ bununla da yetinmeyip; "Eğer beni azîz tutarsa, onu helâk ederim" diye geçirdi içinden. Ama yanlış yapıyordu. Zîra Hak teâlânın; "Ben sizin gizli açık her şeyinizi, hattâ zihninizden geçirdiğiniz şeyleri dahî bilirim", buyurduğunu biliyordu. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.