Ne için oynuyorsun?

A -
A +

"Molla Halîl Si'rîdî", buyurdu ki: (Aman hâ! Sakın gaflet edip de, girmeyin bir günâha. Her işi, dînimize uygun yapın muhakkak. Zîrâ hesap soracak her işten cenâb-ı Hak.) Bir gün de buyurdu ki: (Âlimleri, eğer biz, Tanımamış olsaydık, ne olurdu hâlimiz? Onların kitâbını alarak, okuyarak, Öğrendik dînimizi hem de doğru olarak. Ayırdık bu sâyede, hakkı bâtıl olandan. Dünyâda "büyük nîmet" olamaz daha bundan? "Küfür"den kurtardılar bizleri o kitaplar. Yoksa, sonsuz azâba olacaktık giriftâr. Âlimler buyurdu ki: (Eğer mü'min kimseler, Cennette verilecek nîmetleri bilseler, O an, kendilerini unutarak neş'eden. Dışarda oynarlardı kimseden çekinmeden.) Nitekim sahâbeden, "Bilâl-i Habeşî" de, Oynamaya başladı, bir gün mescit içinde. Hazret-i Ömer görüp, buyurdu ki: (Yâ Bilâl! Hiç mescidin içinde oynanır mı, ne bu hâl?) O ise oynamaya yine devâm ederek, Ve Resûl-i zîşân'ı işâret eyleyerek, Buyurdu ki: (Mescidin sâhibi oradadır. Bana mâni olmaya, sırf Onun hakkı vardır.) Hazreti Ömer Fâruk, şaşırdı buna daha. Hemen gidip arz etti, bunu Resûlullah'a. O Server, huzuruna çağırdı onu derhal. Ve sordu ki: (Ne için oynuyorsun yâ Bilâl?) Dedi: (Yâ Resûlallah, sevinçten oynuyorum. Rabbime, bir şey için teşekkür ediyorum. Şöyle ki, verdi Allah sana her meziyeti, Kendine mahsus kıldı ve lâkin "Hidayet"i. Bu, elinde olsaydı, ederdi herkes îmân. Hep Müslümân olurdu, bilcümle Arabistân. Hem önce, akrabânı getirirdin îmâna. Onlardan, sıra bile gelmezdi belki bana. Senin akrabâların, seni inkâr ederken, Ben, sana îmân ettim bir Habeşî köleyken. Bu, O'nun ihsânıdır, şükür elhamdülillah. Bu yüzden oynuyorum işte yâ Resûlallah.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.