Yahyâ Efendi "rahmetullahi aleyh" "Gördüğün Hızır idi!"

A -
A +

Osmânlı pâdişâhı Kânûnî zamanında, "Yahyâ Efendi" diye, vardı ki bir evliyâ, Sultân, "Ağabey" diye, ona hitâb ederdi. Büyük zât olduğunu bilir, hürmet ederdi. Bu zât, Hak teâlânın kudret ve izni ile, Sık sık görüşür idi hazret-i "Hızır" ile. Sultân da bu durumu çok iyi biliyordu. Kendisi de "Hızır"la görüşmek istiyordu. Bir akşam, kayık ile çıkmışken gezintiye, Yanaştırdı kayığı bir ara Ortaköy'e. Ve "Yahyâ Efendi"ye gönderdi ki bir haber, O da gelip bulunsun kendisiyle berâber. "Yahyâ Efendi" dahî onun ricâsı ile, Gelip bindi kayığa, yanında "bir kişi"yle. Pâdişah, o kişiyi ilk defa görüyordu. İçinden, "Ne de temiz bir yüzü var" diyordu. O gün de parmağında, bir "Yüzük" vardı ince. Ve o kişi, yüzüğe bakardı dikkatlice. Ve lâkin fark edince bunu Sultân Süleymân, Hemence o yüzüğü çıkarıp parmağından, Dedi ki: (Siz gâlibâ bunu merak ettiniz. Alıp, daha yakından bakıp inceleyiniz.) "O zât" aldı yüzüğü Pâdişahın elinden. Evirip çevirerek denize attı hemen. "Yahyâ Efendi" hâriç, kayıkta bulunanlar, Bunu görüp, hayretten birbirine baktılar. Biraz sonra "O kişi" inmek arzu edince, Pâdişâh, (Yanaş!) dedi kayıkçıya hemence. O kişi, tam inerken bir avuç "Su" alarak, Uzattı Pâdişâh'a, göz altından bakarak. Avcundaki o suda, attığı "Yüzük" vardı. Pâdişâh bunu görüp, hayretten donakaldı. Tutmak istediyse de "o kişi"nin elinden, Lâkin o kaybolmuştu bir anda göz önünden. Büyük merak içinde sordu büyük hükümdâr: (Âbi neler oluyor, hem nedir bu olanlar?) Cevâbında: (O kişi, Hızır idi) deyince, Dedi: (Bunu, ne için demedin daha önce?) Buyurdu: (O, kendini tanıttı hükümdârım. Lâkin siz tanımakta geç kaldınız, n'âpayım?) E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.