Yâ Hazret-i Mevlânâ!..

A -
A +

Bir gün "Ahmed Kuddûsî" teşrîf edip Konya'ya, Ziyârete gelmişti, "Hazret-i Mevlânâ"ya. Ve lâkin o türbeye vâsıl olduğu zaman, Türbedâr, kapıları kilitliyordu o an. Açmasını ne kadar ricâ etti ise de, Türbedâr inâd edip, açmamıştı yine de. Lâkin "Ahmed Kuddûsî", etmedi fazla ısrâr. O anda, düşünmeden şunları etti ikrâr: (Sensin Velîler şâhı yâ Hazret-i Mevlânâ! Sen, gönüller sultânı yâ Hazret-i Mevlânâ! Bir garip âvâreyim, günâhkâr bî-çâreyim. Âsî, yüzü kâreyim yâ Hazret-i Mevlânâ! Senin, büyüktür şânın, mahbûbusun Allah'ın. Dâr-ül emân dergâhın yâ Hazret-i Mevlânâ! Sen, şol ulu sultânsın ve server-i merdânsın. Hem mâden-i irfânsın yâ Hazret-i Mevlânâ! Tâ çocukken ey sultân, eflâki ettin seyrân. Melekler oldu hayrân yâ hazret-i Mevlânâ! Âriflerin sultânı, dertlilerin dermânı, Kuddûsî'nin cânânı yâ Hazret-i Mevlânâ! Muhtâcınam in'âm et, ihsânını tamâm et. Misâfirim, kabûl et yâ Hazret-i Mevlânâ!) Son beyti söyleyince Kuddûsî hazretleri, Türbedârın, hayretten açık kaldı gözleri. Zîrâ açıldı kapı, hem de kendiliğinden. Ve "Hazret-i Kuddûsî", içeri girdi hemen. Usûl ve erkâniyle ziyâreti yaparak, Geri döndü Niğde'ye bir şey konuşmıyarak. *** Bu zât, bir sohbetinde buyurdu ki: (Bir kimse, Allahü teâlâ'ya, ibâdet eder ise, Dünyâda, işlerini kolay ve âsân eder. Kabirde ona acır, âhirette affeder. İbâdeti "İhlâs"la yaptıktan sonra insan, Her ne gelse iyidir, bilmeli nîmet, ihsân. İhlâs elden giderse, o zaman çok zor olur. Zîrâ ihlâs olmazsa, bulunmaz râhat, huzûr. Kulları tek şey için yarattı Hak teâlâ, Ki, ibâdet etsinler kendisine ihlâsla. Kullar, O'na ihlâsla ederlerse ibâdet, İhsân eder onlara, ebediyyen bir Cennet. ------- E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.