Yaz tatilini çocuklarımız için fırsat bilelim!

A -
A +

Okullar yaz tatiline girdi; çocuklarımız birikimlerine bir senelik bilgi daha ilave etmiş oldular. Çocuklar, okul çağına gelince mecburi olarak eğitime alınıp, dünya hayatını daha rahat geçirebilmesi, çevresine ve milletine faydalı olması için çeşitli konularda donanımlı hale getirilmektedir. Bilindiği üzere hayat sadece dünya hayatından ibaret değildir. Hatta bizim inancımıza göre gerçek hayat ahiret hayatıdır. Dolayısıyla çocuklarımızı dünya hayatına hazırladığımız gibi ahiret hayatına da hazırlamamız bir mecburiyettir, zaruri bir görevdir. BU İŞ İHMALE GELMEZ! Eğer bu ihmal edilirse, çocuklarımız topal ördeğe döner. Belki iyi okulları, iyi üniversiteleri bitirebilirler fakat, bu onları hiçbir zaman mutlu kılamaz. Eksik kalan bu manevi boşluğu hayat boyu her zaman hissederler. Kendilerini ruhen ve bedenen rahat ve huzurlu hissedemezler. Her zaman huzursuz olurlar. Çoğu bu huzursuzluğun kaynağını bilemediği için de ömürleri huzur arayışı içinde geçer. Tam bir inancı yaşayışı olmadığı için de ahiret hayatı da azaba dönüşür. Buna sebep olan anne baba da, bu azaptan nasibini alırlar. Çünkü hadis-i şerifte; "Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz" buyurulmuştur. Her Müslüman, inancını kendisinden sonra gelen nesillere aktarmak zorundadır. Bu zaruri bir görevdir. Bu görev yapılmazsa, bir müddet sonra din yok olur. Vebal olarak bu bizlere yeter. Bunun için her Müslümanın, çocuğuna imanı, İslamı, imanın İslamın şartlarını, zaruri iman bilgilerini ve Kur'an-ı kerimi okumasını öğretmesi şarttır. Bir Müslümanın, bir Müslüman çocuğunun, tecvide uygun olarak kitabımız Kur'an-ı kerimi okuyamaması, namaz surelerini ve dualarını ezberlememesi, imanın, İslamın şartları, namaz, abdest gibi zaruri ilmihal bilgilerini bilmemesi kadar yanlış, affedilemez ihmal olamaz. Bu, yapılamayacak, altından kalkılamayacak bir yük de değildir. Fakat bir iş, ne kadar kolay olursa olsun, onu yapmakta kararlılık gösterilmezse, ciddi bir şekilde üzerine eğilinmezse netice almak mümkün olmaz. Peygamber efendimiz, "Ümmetimin en hayırlısı, Kur'ân-ı kerîmi öğrenen ve öğretendir." buyurmuştur. Çok şükür, ülkemizde, bütün cami görevlileri yaz tatilinde çocuklarımıza yüce kitabımız Kur'an-ı kerimi öğretebilmek için seferber olmuş haldeler. Bütün bu imkanlara rağmen, bir Müslümanın kendisi veya çocukları Kur'an-ı kerimi bilmiyorsa bu, affedilecek, hoş görülecek bir davranış olmaz. Dînini öğrenmeyenin dîni, îmânı gider de haberi olmaz. Din düşmanlarının yalanlarına aldanıp kâfir olur. Dînini de, doğrudan doğruya, tefsirlerden, meâllerden, hadîs-i şerîf kitaplarından öğrenmek isteyen yanlış anlar, sapıtır, hak yoldan ayrılmış olur da haberi olmaz. ONLARA KÖTÜLÜK YAPMAYALIM! Bunun için anne-baba, çocuklarını camiye göndermeli, göndermekle kalmamalı, bunun takibini de yapmalıdır. Hatta imkânı olanlar ücretini verip, özel ders aldırmalı. Camide bir hocanın, 25-30 çocukla uğraşması, bir-iki çocuk ile ilgilenmesi bir değildir. İmkânı olan da olmayan da, Anadolu Liselerine, Fen Liselerine, üniversiteye hazırlık için binlerce lirayı çekinmeden verirken, çocuğunun dini için 200-300 lira gibi cüz'i bir parayı çok görmesini anlamak mümkün değil. Çocuğun ahiretine yatırım yapmayıp, sadece dünyası için yatırım yapmak ona yapılacak en büyük kötülüktür. Bu ilgisizlik, şuursuzluk devam ettiği takdirde, özellikle yurt dışında olan Müslümanların çocuklarının adlarının, iki-üç nesil sonra, Hıristo, Yorgo, Hans, Corc, Jozef... olması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye'de de, belki isimleri Ahmet, Mehmet, Ali olarak kalacak ancak inançları, yaşayışları bunlardan farklı olmayacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.