ÖNCE DERT SONRA SERVET

A -
A +

> Gökhan KAYA - ANKARA BİR ENGELLİ ANNESİNİN İNANILMAZ HİKAYESİ! ŞİRKETİMİN BÜYÜK PATRONU Bugün 19 yaşında olan Umut Can, hem bedensel hem de zihinsel engelli. 6. sınıfa kadar okula giden Umut Can, aile şirketlerinde annesine yardım ediyor. Selime Kaya onun için "Şirketin büyük patronu" diyor. DÜNYASI KARARDI Özel bir şirkette müdür yardımcısı olarak çalışan Selime Kaya'nın engelli bir oğlu olduğunda dünyası karardı. İşi gücü bırakıp eve kapandı. Bu sırada aile bütçesine katkı sağlamak için girişimde bulundu. BİR KİLO SALATAYLA BAŞLADI Oğlu Umut Can'ın bebek arabasıyla evde yaptığı Rus salatasını marketlere satmaya başladı. İşleri büyüttü. Kendi şirketini kurdu. Etsiz çiğ köfteyi o buldu. Şimdi dev marketler her yerde onun ürünlerini satıyor. Engelli çocukların görmeyen gözleri, tutmayan elleri, yaşama kaynakları, çile ortakları anneleri. Ama çoğu zaman bu kadınlarımız evlerine ve içlerine kapanık bir halde evlatlarıyla bir başına yaşıyor. Çocuklarının üzerine kurdukları hayatları, kaygıları, kederleri ve sevinçleriyle hep yalnızlar. Selime Kaya (49) da bunlardan biriydi. Biricik oğlu, 6.5 aylık doğup yoğun bakıma alındığında dünyası başına yıkıldı. Özel bir şirkette yöneticilik yapıyor, kariyer peşinde koşuyordu. İşi gücü bıraktı, doktor eşiyle birlikte o hastane senin bu hastane benim dolaşmaya başladı. Hekimler, 'bu çocuk yaşamaz' dedi; ama o umudunu yitirmedi oğluna "Umut" ismini verdi. "Özürlü" teşhisini koydular, "Canda özür olmaz" dedi, 'Umut'a bir de 'Can' ekledi. Aslında Umut Can'ın doğumu Kaya ailesi için kara bulutların değil, aydınlık bir geleceğin habercisiydi. Selime Kaya, engelli oğlu sayesinde onlarca kişiyi çalıştıran bir patron oldu. Eşine az rastlanır bu başarı hikayesini, Kaya'nın kendisinden dinledik: "AL GÖTÜR ÖLÜMÜNÜ BEKLE" "1992 yılında oğlum Umut Can dünyaya geldi. Prematüre doğduğu için gelişemedi. Doktorlar, 'Al çocuğunu götür, evde ölümünü bekle' dedi. Umutlarını kaybetmişlerdi. Apse yapmasın diye sütümü kesmek için iğne vurdular. Üniversite bitirmişsiniz, iki yabancı diliniz var. Almanya'da eğitim almışsınız. Kariyer için çalışıyorsunuz birden hayatınız tamamen değişiyor. Dört duvar arasında her an ölecek diye beklediğiniz bir bebekle bir başınızasınız. Dile kolay... Ancak yaşayan bilir. Su topladıkça kafası büyümeye başladı. Beyin zarının aşırı inceliğinden ameliyat edilemedi. Ailecek bunalıma girdik. Dışarı çıkıyorsunuz koca bir kafa. Bütün gözler çocuğun üzerinde. İster istemez yaşama direnciniz kırılıyor, kendinizi eve kapatıyorsunuz. BEBEK DEĞİL SERVİS ARABASI Neyse ki oğlum hayata tutundu. Zor da olsa durumu kabul ettim. Artık bir şeyler yapmalıydım. Hem meşgale bulmak hem de evin bütçesine katkı sağlamak için cebimdeki son parayla biraz malzeme aldım ve 1 kg kadar Rus salatası yaptım. Sokağımızın başındaki markete götürüp 'Bunu benim için satabilir misiniz' dedim. Market sahibi aldı, yarım saat sonra arayıp yenisini istedi. Dünyalar benim oldu. Müthiş bir cesaret geldi. Ertesi gün diğerlerine de gittim. Oğlumun bebek arabasına koyduğum salataları, marketlere dağıtmaya başladım. O sırada komşular parasızlıktan ağlıyor. Çeşidi artırmak için sarma yapmalarını istedim. Onlar da kazandı ben de... Almanya'da büyümüş olmanın rahatlığıyla bir bisiklet aldım, ürünleri bir süre onunla dağıttım. ETSİZ ÇİĞ KÖFTENİN FİKİR SAHİBİ Çarşı pazara da gittim. Hatta, zaman zaman zabıtalarla köşe kapmaca oynadık. Bir yıl sonra arabam oldu. Sabaha kadar çalışıyor, gün boyu da ürünlerimi dağıtıyordum. Üç yıl sonra Demetevler'de Ezgi Gıda'yı kurdum. Allah yardım etti. Tabii oğlum hep yanımdaydı. Bana şarkılar söylüyor, kestiğim havuçları tabağa yerleştiriyordu. İşe yaradığını hissetmek çok hoşuna gidiyordu. Bir gün Etimesgut'ta Zırhlı Birliğin önünden geçiyordum. Ayaklarım beni içeri itti. Gidip kantin başkanıyla görüştüm. Umut Can da yanımdaydı. Askerler, bizim ürünlere hasta oldu. Derken bütün askeri kantinler bağlandı. Birden büyüdük. Mal yetiştiremez hale geldim. Her kesimden müşterim oldu. 42 çeşit ürün satmaya başladık. Artık, 40 kişi isdihdam ediyordum. Titizliğe, temizliğe her zaman dikkat ettik. Bir sene sonra Metro Grup bizden mal istedi. Derken Carrefour geldi, Real geldi. Ankara'nın her yerine gıda verir olduk. Şirket olarak büyüdük ama yenilik yapmamız gerikiyordu. O sıralar her yerde çiğ köfte satılıyor. Neden bunun etsizini yapmayayım diye düşündüm. Hemen uygulamaya geçtim. Hipermarketlere tonlarca etsiz çiğ köfte satılmaya başlandı. Sonra ürünün patentini aldım. Ben buldum, ülkeye yayıldı. Şirketimizde mayonez yapıyoruz. Ama yumurta çoğu insanda alerjiye sebep oluyor. Kalorisi de fazla. Bu sefer de yumurtayı çıkarıp aynı lezzeti veren doğal bir madde bularak yumurtasız mayonez yaptım. Bunun da patentini aldım. Piyasaya çıkardık ama tutturamadık. Çünkü maliyetleri fazlaydı. "SON 20 YILIN EN İYİ GİRİŞİMCİSİ" Bir süre sonra Peypazarı kurusu satmaya karar verdim. Büyük bir markete teklifte bulundum. 'Bizi millete rezil mi edeceksin' dediler ve kabul etmediler. Peypazarı kurusu sadece Ankara'da biliniyordu. Beypazarı Belediyesiyle anlaştık ve ürünü sunduk. Çok ilgi gördü. Şimdi her yerde satılıyor. Maliyetler arttı, hipermarketler raf parası istemeye başladı ben de işleri yavaşlattım. Şimdi işin ticaretini yapıyorum. 8 kişiyi istihdam ediyorum. Ürünlerimiz Türkiye çapında dağıtılıyor. Bu sırada çok sayıda ödül aldım. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Ezgi Gıda'yı son 20 yılın en iyi Ar-Ge yapan firmalarından biri gösterdi." MİLLET SOKAĞA ÇIKARAMAZKEN O OĞLUNU AVRUPA TURUNA ÇIKARDI Selime Kaya, Umut Can'ın sosyalleşip hayata katılması için her yolu denemiş. Kaya, şöyle diyor: "Sinemaya da götürdüm tiyatroya da. İp alıp, simidini belime bağladım denize girdim. Arabamıza bir rampa yaptırdık, ailece bütün Avrupa'yı gezdik. Doktorlar en fazla iki yaşına kadar yaşayacağını söyledi. Ama yaşama sevinci onu hayatta tuttu. Eğer insan bunu özümser, hayatının bir parçası olarak değerlendirirse, gerçekten çok mutlu ediyor. Bırakın çevredeki insanları annem bile 'Kızım ne kadar büyük eziyetin var' derdi. Bana oğlum, hiç bir zaman eziyet gelmedi. Allah bir güç veriyor insana. Beraber bir şeyler yapmaktan keyif alıyorsunuz. Varlığımı, kazanımlarımı Umut Can'a borçluyum. O olmasa emekli bir memur olarak kalacaktım..." 'UMUT'LARA UMUT OLMAK İÇİN SİYASETE ATILDI Ezgi Gıda'nın sahibi Selime Kaya, AK Parti'den milletvekili aday adayı oldu. Ancak aday listesine giremedi. "Olsun, bu benim için yeni bir başlangıç" diyor ve şöyle devam ediyor: "AK Parti Engelliler Koordinasyon Merkezinde çalışmalar yürütüyorum. Engelli ailelerin tecrübelerini paylaşabileceği bir proje hazırladım. Bir bilgisayar programı üzerinden bir engelli hayatı boyunca nelerle muhatap oluyorsa elinin altında bulunsun." Engelsiz yarınlar için eğitim verecekler Amasya'nın Suluova ilçesinde engelli gençler için "Engelsiz Yarınlar" isimli bir proje başlatıldı. AB hibesiyle desteklenen proje çerçevesinde 15-29 yaş arası 20 engelliye Suluova Ticaret Meslek Lisesi'nde ön muhasebe kursu verilecek. Eğitimlerin sonunda 3 genç istihdam edilecek. Kursiyerlere, eğitim günlerinde ayrıca 4 euro iaşe bedeli ödenecek. www.engelsizyarinlar.com SİZDEN GELENLER İşitme engelli adına otomobil niye alınmıyor? Çiğdem Özsu, Adana Annem sağır ve dilsiz. Eli ayağı tutuyor fakat kendisi için bir iş yapamıyor. Onun adına bir otomobil almak için müracaatta bulundum. Fakat 90 raporu bulunması gerektiğini söylediler. İşitme engelli bir insanın zaten araç kullanması mümkün değil. O zaman birilerinin onlara yardım etmesi gerekir. Sonradan işitme kaybı yaşayanlar ve cihaz kullananlar bu haktan faydalanıyor. Peki annem gibi doğuştan işitme engelli olanlar ne yapsın? En azından onların hizmetini görebilmek için yakınlarına bu hak verilmeli. ÖTV muafiyetinin işitme engellilerde rapor şartı aranmadan sağlanmasını istiyoruz. Boş kadrolar ne zaman doldurulacak? İsmail Kekeç / Çorum 24 yaşında bir engelliyim. Engelliler için ayırdığınız sayfayı takip ediyorum.. Çok güzel ve duyarlı bir sayfa.. Hassasiyetle yer vereceğinizi umarak bir sıkıntımızı dile getirmek istiyorum: Geçen sene 38 bin engelli kadrosunun boş olduğu duyurulmuştu. Hatta 2011'deki alımlarla boşluğun doldurulacağı söylenmişti. Ama bu yılın ilk çeyreği geçmesine rağmen hâlâ bir bilgi verilmedi. Merkezi sınavın ne zaman yapılacağı, neleri kapsayacağı, nasıl olacağı belli değil... Tamamen muallak bir durumdayız. Biz engelliler toplumdan soyutlanmak istemiyoruz. Bu da en iyi iş imkanı sağlanarak yapılır. Seçim öncesinde bizi de unutmayın. Biz engelimizden sıyrılmak ve vatanımıza milletimize hizmet etmek için iş istiyoruz. (i_am_dark_power@hotmail.com) Arkadaşınız otomobil için vekâlet alır Mevlüt Ersoy / Samsun 31 Mart 2011 tarihli Engelsiz Sayfa'da bir yazı okudum. 8 yaşında %92 engelli bir kızım var. Ben buna raporlu araç aldım. Ruhsatta 3. dereceye kadar akrabalar aracı kullanabilir yazıyor. Benim ehliyetim var, yalnız uzun yol tecrübem olmadığı için aracı 3. derece akrabam olmayan iş yerinden bir arkadaşıma kullandırmak istiyorum. Buradaki bir yazıda "Özürlü adına kayıtlı olan araç bu kişinin 3. dereceye kadar akrabaları veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılabiliyor" diye yazıyor. Ben bu aracı akrabam olmayan iş yerinden bir arkadaşıma kullandırabilir miyim? Mevlüt Bey, ilgili yönetmeliklerde yukarıda bahsettiğini madde geçerli. Noterde velaket verebilirsiniz. BİZE YAZIN Duygularınız, her tür­lü so­ru, istek ve görüşleriniz için e-ma­il ve mek­tup­la­rı­nı­zı bek­li­yo­ruz... Engelsiz Sayfa: 29 Ekim Cad­de­si No: 23 34197 Ye­ni­bos­na/İS­TAN­BUL Tel: 0 212 454 31 75 Faks: 0 212 454 3100 engelsizsayfa@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.