Atatürk dinin nasıl öğretilmesini istiyordu -1-

A -
A +

Atatürk'ün ölümü üzerinden 74 yıl geçti. Şimdi biz, İslâmiyetle ilgili konularda bile, "Atatürk dedi ki..." diye söze başlıyoruz. Atatürk bir İslâm âlimi midir? Sanıyorum ki, yüz yıl sonramızda bile, birtakım kimseler, kendilerini bu yanlıştan kurtaramayacaklar. Bugün, bazı ilim adamlarımız da, görüşlerini Atatürk'e dayanarak açıklıyorlar. Yâni, dinin önemini belirtmek için, Atatürk'ün konuşmalarından örnekler veriyorlar. Beri yanda, pozitivist düşüncede olanlar da, yani ahiretin bütün kapılarını kapatanlar da, Kur'an'a, Allaha inanmayanlar da "Atatürk demişti ki..." diyerek yazıyor, konuşuyorlar. Her iki görüş de yanlıştır. Yani biz, dindarlığımızı veya din dışı yaşayışımızı Atatürk'e bakarak mı belirleyeceğiz? İslâmiyet söz konusu olduğunda, bizim için örnek insan, Hz. Muhammed'dir. Biz sevgili peygamberimizin söylediklerine bakarız ve bir Müslüman olarak da, inanmak veya inanmamak konusunda Atatürk'ün söylediklerini çok tabii karşılarız. Yani Atatürk İslamiyete inanıyorsa sevinç çığlıkları atmayız. İnanmıyorsa ona yumruk sıkmayız. Çünkü Atatürk'ün de bir insan olarak inanmak ve inanmamak hakkı-hürriyeti vardır. Unutmamak lâzımdır ki, Milli Mücadelemizin lideri, devletimizin kurucusu kayıtsız şartsız Mustafa Kemal Paşadır. Ama o, dini konularda örnek alınacak bir kişi değildir. Değerli dostum Arslan Tekin'in evvelki gün, Yeniçağ gazetesinde bir yazısı çıktı. "Dini Cehâletin Böylesi" başlıklı yazının ilk cümlesi dikkatimi çekti. Tekin: "Mustafa Kemal neden dinin sağlam öğretilmesini istiyordu?" diye başlıyordu. Hemen belirteyim ki dinin öğretilmesi doğru, fakat Mustafa Kemal'in İslamiyet konusundaki görüşleri, yanlıştır. Ben, Atatürk üzerine yazılan kitaplardan 90 tanesini okuyabildim. Şimdi 91. kitap elimdedir. Biliyorum ki, Mustafa Kemal, dehâ derecesinde zeki bir kimsedir. Büyük bir kahramandır. Milli Mücadele yıllarında, câmi minberlerine bile çıkarak İslâmiyeti ve sevgili peygamberimizi çok, ama çok öven beyanlarda bulunmuştu. Buna mecburdu. Çünkü halkımızı yanına almadan o büyük, o zor mücadeleden başarıyla çıkması imkânsızdı. Ama Cumhurbaşkanı olduktan; bütün kuvvetleri avucunda topladıktan sonra, tavrı değişti. Hz. Muhammed'den "Arab oğlu" Kur'an-ı kerimden de "O Arab oğlunun yaveleri" yani saçma sapan sözleri diye bahsetti. İsmet Bozdağ'ın "Paşalar'ın Kavgası"nda da, Kazım Karabekir Paşa'nın hatıratında da vardır. Atatürk, Karabekir Paşa'ya demiş ki: "Karabekir! Kur'anı Türkçeye çevirtiyorum. İstiyorum ki milletimiz okusun ve o Arab oğlunun ne yaveler yediğini görsün!" Atatürk, İslâmiyetin batacağına yerine yeni bir dinin çıkacağına inanıyordu. Bunu Hüsrev Gerede'nin Anıları'nda okuyoruz. Hüsrev Gerede, Atatürk'ün çok yakın asker arkadaşlarından biri. Mustafa Kemal, Samsun'a 19 Mayıs 1919 tarihinde 18 kurmay arkadaşıyla birlikte çıktı. O kurmaylardan biri de Hüsrev Gerede'dir. Onun literatür yayınlarının 86.'sı olarak basılan anılarının 267. sayfasında H. Gerede, Atatürk için diyor ki: "Dindar, yani dini bütün ve inançlı mıydı? Buna doğrudan doğruya cevap vermek çok güçtür. Herhâlde oruç tutan, namaz kılan cinsinden değildi." Gerede, dini konularda yazılar yazan Selim Sırrı Tarcan'a Atatürk'ün "Bu din batacak ileride yeni bir din çıkacaktır. Sen bu konularda yazı yazmayacaksın anladın mı?" diyerek mani olduğunu açıklıyor. (Sayfa; 268) O yeni dinin Hristiyanlık olduğunu yarınki yazımda okuyacaksınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.