Atatürk dinin nasıl öğretilmesini istiyordu? -2-

A -
A +

Arslan Tekin kardeşim, Mustafa Kemal'in, "Dinin doğru öğretilmesini istediğini" yazıyor. Ben de, Cumhuriyetimizin yeni filizlendiği yıllarda, devletimizin İslamiyete ve Hz. Peygambere nasıl baktığını belgelere dayanarak dikkatinize sunmak istiyorum: Devletimiz ortaokullarımızda ve liselerimizde okunması için 1931 yılında, Devlet Matbaasında 4 ciltlik bir tarih kitabı bastırdı. Bu kitabın 2. cildinde İslâmiyetle ve Hz. Peygamberle ilgili dehşet verici iddialar var. Tarih kitabının 89. sayfasında kelimesi kelimesine şöyle deniliyor: MUHAMMED'İN DAVETİ: "Muhammed, Mekke'de, müşriklik muhitinde ve tesirinde büyümüş olmasına rağmen dini meseleler ve dini düşünceler, pek derin bir surette, zihnini işgal ediyordu. Muhammed 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı. Muhammed'in dâvet ettiği bu dine.... İslam denilmiştir." Resmî olarak hazırlanan o İslâm Tarihi kitabının 90. sayfasında çocuklarımıza şu görüşler telkin edilmek istenmişti. KUR'AN VE VAHİY: "Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. O, Arapların ahlak ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslâha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslâh için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra, kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur." Böyle inkârlarla mı İslâmiyet doğru olarak anlatılacaktı? Tarih Kitabının 91. sayfasındaki inkâra bakınız: İLK VAHİY: "Muhammed, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan âyetleri, lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Bununla beraber, kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimi surette kani idi." Böyle midir? Arslan Tekin kardeşim de böyle mi düşünmektedir? Şimdi diyeceksiniz ki: "Bu tarih kitabını kim, kimler yazmış?" Bu kitap 14 önemli kişinin çalışmasıyla hazırlanmış. İşte 9 CHP milletvekili şunlar: Samih Rıfat - Yusuf Akçuraoğlu - Dr. Reşit Galib - Hasan Cemil - İsmail Hakkı - Reşit Saffet - Sadri Maksudi Arsal - Şemsettin Günaltay - Yusuf Ziya - M.Tevfik Bey Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri - Afet İnan: Musiki mektebi Muallimi - Bâki Bey: Miralay - Şemsi Bey: Miralay. Haydi iki örnek daha vereyim: Cumhuriyetin ilânından sonra İslâmın Amentüsü, yani imanın 6 şartı değiştirildi. Türk'ün yeni Amentüsü Hâkimiyet-i Milliye Matbaasında bastırılarak dağıtıldı. Deniliyordu ki: 1-"Vatanı yoktan var eden Mustafa Kemal'e, 2-Onun ordularına, 3-Onun kanunlarına, 4-Mücahit Analarına 5-İyilik ve kötülüğün insanlardan geldiğine 6-Öldükten sonra dirilme olmayacağına ve Atatürk'ün Tanrının en sevgili kulu olduğuna iman ederim!.." Beğendiniz mi? Son olarak Kâzım Karabekir Paşanın 13-14-15-16 Kasım 1970 tarihli Yeni İstanbul gazetelerinde çıkan hâtıratını özetliyorum. Karabekir Paşa diyor ki: 18 Temmuz 1923 tarihinde, Mustafa Kemal Paşa başkanlığında toplanan bir komisyonda, yeni Anayasamızda, dinimizin Hristiyanlık olarak gösterilmesi isteniyordu. İktisat Vekili Tevfik Rüştü Bey, Dahiliye Vekili Fethi Okyar Bey, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey... bu fikri şiddetle savunuyorlardı. Söz olarak ben de kendilerine itiraz ettim. Hava çok gerginleşti. Başkanlık kürsüsünde oturan Atatürk'e döndüm: -Paşam siz ne düşünüyorsunuz? Siz ki Meclisimizi Fatihalarla tekbirlerle açtınız dedim. Atatürk: -Münakaşalar şiddetlendi. Toplantıyı tatil ediyorum, diyerek toplantıyı tatil etti..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.