Her şehre bir Nâzım Hikmet heykeli

A -
A +

Hükümetimiz, Nâzım Hikmet'in itibarını iade etti. Bundan böyle o da, T.C. vatandaşı sayılacak. Kararnamenin imzaya açılmasıyla birlikte Türkiyeli komünistler, burun deliklerini havaya kaldırarak homurdandılar: -"Nazım Hikmet, hep itibarlı yaşadı. Onun yeniden itibara ihtiyacı yoktur. Bakanlar kurulunun kararından sonra, Türkiye itibar kazanacaktır!" dediler. Breh! Breh! Breh! Nâzım Hikmet ve itibar! Kuzey kutbuyla, Güney kutbu gibi birbirine zıt ve uzak iki nesne. Şimdi soruyorum: *Nâzım Hikmet, Türkiye'yi, komünizm bataklığına çekmek, dolayısıyla vatanımızı, Moskova'nın sömürgelerinden biri haline getirmek istediği için mi itibarlı bir kişidir? *Rusya'ya kaçtıktan, Moskova hava alanına indikten sonra, basın mensupları karşısında: "Beni Stalin yarattı. Gözlerimin ışığını ona borçluyum!" diye haykırdığı için mi itibara ihtiyacı yoktur? *Aynı Nâzım Hikmet, Kuruçev devrinde, Kuruçev'in verdiği emirle, bu defa Stalin'i yerden yere vuran, bir şiir yazdığı Stalin'i lanetleyen bir karakter sahibi olduğu için mi muteber bir kişidir? *Nâzım, kötü ama çok kötü bir koca olduğu için mi omuzlanmaktadır? Dayısının kızı, oğlunun anası olan Münevver Hanım'a Nâzım'ın reva gördüğü zulüm en katı yürekleri bile kanatacak dehşettedir. *Nâzım Moskova'da iken "Memed Memed!" diye sayıkladığı ama Varşova'ya annesiyle birlikte çıkıp gelen oğlu Memed'in yüzüne dönüp bakmadığı için mi itibarlıdır? * Şeyh Bedrettin Destanı'nda: "Yârin yanağından gayri her şeyde/Her yerde hep beraber..." dediği halde, bilmem kaçıncı karısı Vera'yı, her hafta bir defa da (Vera'nın) eski kocasına gönderdiği için mi üstün ahlâklıdır? * Ruslar, Nâzım'a katiyen inanmadılar, güvenmediler. Nereye gittiyse arkasına iki sivil polis taktılar. Nâzım Hikmet onlardan yakınlarına: "Gölgem" veya "pasaportum!" diye bahsetti. Ama, kısık bir sesle de olsa Ruslara: "Bu adamları, neden peşime takıyorsunuz? Bana neden güvenmiyorsunuz?" diyemedi. Türkiyeli komünistler, onu bu karakteriyle mi alkışlayıp yüceltiyorlar? *Bu amansız takibe rağmen utanmadan yalan söylüyordu: "Moskova'da bir halk türküsü kadar hür olduğunu, Moskova'da çok mes'ud yaşadığını" haykırıyordu. Nâzım bu karakteriyle mi üstün adamdır? *Kore savaşlarına katıldığımızda, Mehmetçiklerimize: "Teslim ol Ahmet/Ya def olup gideceksiniz/Ya denize dökecekler sizi/Teslim ol Türk halkı adına!.." diye başlayan herzeler yazdığı için mi yerli komünistlerimiz ona toz kondurmuyorlar? Türkiyeli komünistlerimizin; "Her şehre bir Nâzım Hikmet heykeli!" diyerek tepinecekleri günler, uzak değildir. Göreceksiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.