Su, orman ve çevre için geç kalmayalım

A -
A +

Küresel ısınma; su, hava ve çevre kirliliği giderek dünya gündeminin birinci sırasına oturmaktadır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da düzenlenen 5. Dünya Su Formu bana Malthus teorisini çağrıştırdı. Yani topraklar sabit, hatta erozyonla azalmakta; yer altı kaynakları ve su tükenmekte; nüfus ise artmaktadır. Talebeliğimde bu teori kafamı çok meşgul etmişti. Şimdi herşey ayan beyan ortada. Ülke ve hatta dünya olarak şu tedbirleri almalıyız: 1. Su havzaları korumaya alınmalıdır. Her içilecek su kaynağında; devlet, özel kesimin su tesislerini kurmasını teşvik ve hatta sübvanse etmelidir. 2. Erozyonu önlemek ve yağışların artmasını ağlamak için ciddi bir ağaçlandırma seferberliği plan ve program dahilinde başlatılmalıdır. Şehir dışındaki bazı kamu arazileri düşük bedelle, ağaçlandırılmak şartıyla, özel kesime verilerek yeşil alanlar çoğaltılabilir. İşsiz birçok Ziraat ve Orman Mühendisi de bu şekilde istihdam edilir. 3. Orman yangınlarını azaltmak için, ormanlık illerde, ilave teşkilat ve ekipman kurulmalı, kadrolar genişletilmeli ve yeni yatırımlar yapılmalıdır. Yaz sezonunda geçici işçilerle faaliyetler genişletilmeli, orman yangınları ile ilgili cezalar ağırlaştırılmalıdır. Halk, ormanların faydaları ve cezalar konusuda daha çok bilgilendirilmelidir. Yangınlara daha kısa zamanda ve etkili şekilde müdahale için bütün tedbirler alınmalıdır. 4. Suyun denize gitmesi veya boşa gitmesi büyük bir kayıptır. Baraj, gölet vb. yapmak için yerli ve yabancı sermaye ile işbirliğine gidilmeli, her türlü tedbir alınmalıdır. 5. Suyun tasarruflu şekilde kullanılması hususunda eğitici programlar yapılmalı, medya ve camilerden de bu hususta daha çok istifade edilmelidir. Suyun gereksiz şekilde kullanılması ve israfı mutlaka önlenmelidir. 6. Çevremizi koruma konusunda da daha dikkatli olmalıyız. Çevreyi ve yeraltı sularını zehirleyen zehirli atıklar ve piller hususunda insanlar mutlaka eğitilmeli, kendi elimizle kendimizi zehirlememeliyiz. Yetkililer ve ilgililer bu tür hayati konuları konuşsalar daha iyi olmaz mı? Necdet Akman >> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır.. Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır. Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..." diyor; "suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurgulamış. Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin... Duran Aymaz >> İTÜ "Ay Ti Yu" olmasın! Kurulduğu günden bu yana "Tükçe Bilimin" gelişmesine öncü olan İstanbul Teknik Üniversitesi, yeni alınan bir kararla eğitim dilini tümüyle İngilizce'ye geçirmeye hazırlanıyor. Dünya üniversitesinin gereği olarak gösterilen ve alelacele İTÜ Senatosu'nda 22 evet oyuyla kabul edilen bu karar, Türkçe bilime ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nin misyonuna açıkça zarar verecektir. İTÜ Öğrenci Konseyi olarak bu kararı Türkiye'ye, Türkçe eğitim için çaba sarfeden bilim adamlarına ve İTÜ mensuplarına saygısızlık olarak görüyor ve düzeltilmesini bekli-yoruz.. İTÜ Öğrenci Konseyi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.