G.Saray, Terim'e sarılmalı!

A -
A +

Ben şimdiden yazayım da... Bu Rijkaard ile Galatasaray hiçbir yere varamaz. Allah'tan, herkes Galatasaray'ı açık ara şampiyon olarak gösterirken, bendeniz ikiye bölünerek, yani gerçek işçiler ve lüks yaşayanlar olarak, oynandığını yazdım ve söyledim. Ve hâlâ inat ediliyor. Beşiktaş ve Trabzonspor maçlarının Barış oyuna alınarak kazanıldığı bile hatırlanamıyor... Tekrar ediyorum; Bu kafa ile Galatasaray tıpkı geçen sezonki gibi 5. olur en iyi... O halde, hazır özgürken Terim Hocaya sarılmalı... Tabii ki İtalya'ya gitmeden önceki kafalı Terim'e... Efes'ten Aziz Bey'e yeni ders! Geçtiğimiz pazar ve pazartesi günkü gazetelerde çok ama çok ilgi çekici ilanlar vardı. Pazar günü arka sayfalarda Efes'in, 1996-2001 doğumlular arasında basketbol erkekler için spor okulu açtığı bildiriyordu. Üstelik de ücretsizdi. Pazartesi günü ise Fenerbahçe'nin de spor okulları açtığı şeklinde reklamlar vardı. Hepsi de kategorilerine göre ücretliydi. Bakın bakalım Aziz Bey; ülke sporuna kim gerçek anlamda hizmet ediyormuş... Rıza Çalımbay'ı kimler yaktı! Bizim spor medyamız, bir tek ben ve Ömer Üründül hariç, topluca, Galatasaray-Eskişehirspor maçından sonra Rıza Çalımbay'ı haftanın teknik direktörü seçti. O Çalımbay, beklediğim gibi kendi sahasında önce Kayseri'ye, sonra da Beşiktaş'a kaybetti. Zaten Burak Yılmaz'ın duran topları kullandığı bir takımdan ne olur ki? Daum öğreniyor mu? Daum, arka kenar adamları Carlos ve Gökhan'a hem ön liberoları, hem de orta alan kenarları ile müthiş bir yardım ekibi kurmuştu. Bu durumda Lugano ile Bilica'nın önü genelde boşalmış olacaktı, ama Galatasaray'da nerede o uç adamı arkası oynayan iş bitirecek adam? Bir de Kazım'ın bir yarış tayı gibi koşturulma planı da, hem takıma derin nefes alma saniyeleri kazandırdı, hem de rakibin stoperlerinin yerleşimi dağıttı, hem de fiziki olarak çökmeleri sağladı. Hele hele herkes adetten Mehmet Topuz'un alınmasını beklerken Alex'in kulübeye çekilişi dikkat çekiciydi. Derslik ofsayt! Fenerbahçe'nin attığı ilk golde Roberto Carlos ofsayt pozisyonunda iken, bacaklarını açarak topun arkadaki arkadaşına geçmesini sağlıyor. Yani alabildiğine aktif... Ve yardımcı bunu yiyor... Bu, tam derslik bir ofsayttır. Bakalım MHK ne yapacak? Toplayın bayrakçıları bu pozisyonu anlatın. Yoksa daha çok canlar yanar... Bünyamin Gezer emniyetçi mi? "Hadi canım" diyesi geliyor insanın... Yardımcın kan revan içinde kalacak, hem de maç başlamadan, sonra sen telefon açıp Federasyon Başkanından icazet alacaksın... Eee ne oldu senin düdüğüne? Hani maçın mutlak hakimi hakemdi? Marka değeri müthiş lig! Kimileri diyor ki, "Ligimizin marka değeri müthiştir. Yayıncı kuruluş bu defa 400 milyon dolar saymalıdır." Hadi oradan siz de; Koca oyunda sadece iki defa, biri üç, diğeri altı metre olan iki koşuyu yapıp, iki gol kazandıran oyuncular varsa, liginiz, etse etse, 50 milyon dolar eder... O da ayıp olmasın diye hani... Beşiktaş'ta tavşan tehlikesi! Beşiktaş takımının 7 oyuncusu doğru yerde, doğru görevlerle oynatılınca Eskişehir deplasmanı da geçildi. Ancak ne var ki, 3 yabancının cezası bitti. Eh, Eskişehir maçını kazanan kadro da var. Bakalım Mustafa Hoca şapkasından hangi tavşanları çıkaracak. A.Gücü maçında? Bence Rüştü, Erhan, Ferrari, Sivok, Üzülmez, Ernst, Fink, Ekrem şapkaya girmez... Bul doğru üç adam daha, at şapkayı, tavşanları da... Yakala 100 yıllık arkadaşlarını... Milli Takım'a hoca kaldı mı? Bizim spor medyamızın ulemaları Abdullah Avcı'dan tutun da, kimlere kadar ay-yıldızlı forma için teknik adam önerilerinde bulundular. Ve hafta hafta bütün adayların ne oldukları ortaya çıkıyor. Bekleyin, iki aya kadar aday kalmayacak... Bravo Hugo Broos! Adam bence hoca... Yattara baskısını yediği de aşikar... Ama bazen teknik adamlar bazı baskılara boyun eğer gibi olup, ders verirler... Yattara işi de öyle oldu. "Bazen körlere de yol göstermek gerekir" şeklinde harika bir demeç veren Belçikalıyı kutluyorum. Zaten 26. dakikada dersin son sayfasını da okuttu. Ertuğrul'dan ders! Ertuğrul Sağlam, Bursaspor'u, ekrandan izleyebildiğim kadar, tipik uç adamı olmadan oynatıyor. Hani şu bizim, "Nasıl olur da iki santrforsuz oynanır" diye yaygara edenlere fena ders veriyor böylece Ertuğrul... Takımı, öne doğru çabuk giden, ayağa ve koşu yoluna çabuk oynayan adamlardan kurarsan, 'aldım-verdim'i yerinde yapanlarla, bir bakarsın beş santrfor oluvermiş değil mi, büyük yorumcu ve otoriteler?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.