Fenerbahçe'yi Alex'çiler yaktı!

A -
A +

Bizim TVNet'teki Futbol Masası programının sunucusu, partnerim Eyüp Karakuş, bir gecesini vererek acı bir gerçeği ortaya çıkardı. Bu, aynı zamanda bu ülkenin kendini futbol yorumcusu sananlara da, tabii alabilirlerse, acı bir ders niteliği taşıyordu. Ders şu: Fenerbahçe, Alex geldiğinden bu yana 195 maç yapmış. Bunların 165'inde Alex oynamış. Bu maçlarda Fenerbahçe 352 puan kazanırken, 143 puan da kaybetmiş. Yani 3, 4 maçta bir Alex'le puan kaybına uğramış. Alex'in oynamadığı 30 maçta ise toplam 62 puan kazanılmış, buna karşılık 28 puan kaybedilmiş. Yani Alex'siz oynanan maçların 3'te 2'sinde puan kaybı olmamış. Aslında futbolda rakamlarla uğraşmayı sevmem, ama doğruyu da huniyle akıtmak çok güç... Duyurulur ve öğretilir... Milli Takımlarda "kıyak yarışması" Yuh artık be! Önce Serkan Korkmaz meslektaşımız Ersun Yanal'ı, çalıştığı TV kanalının spor programına ayarlıyor. Sonra Ersun Yanal, federasyon çatısının altında görülmemiş yetkilerle donatılıyor. Eee daha sonra mı? Bu defa Ersun Yanal, TV'ci Serkan Korkmaz'ı, krallığına iletişim sorumlusu olarak atıyor... İşte saltanat diye buna denir. Şenol Güneş nereye koşuyor? Trabzonspor'da da değişik işler oluyor. Elindeki kadroyu en iyi şekilde kurup yönetenlerin başında gelen Şenol Güneş Hocam da, başladı kadronun orasıyla burasıyla oynamaya... Önce Bremen Mızıkacıları, yani Ömer, Serkan ve Burak üst üste... Sonra da hem Alan-zinho'suz, hem Colman'sız takımın uç adam arkası ve hele hele Serkan'ın sol arkaya geçişi... Çorbadan ne mi çıktı? Antep fıstığının kabuğu... Denizli'nin işi iş! Oynamadan kazanmak... Bu, hedefe giden yolun kısalması halinde özür yüklenebilecek bir futbol mantığı olarak kabul edilir. Ancak etkili paslı, organize oynaması güç olan bir Beşiktaş var... Bu bir teknik gerçek... Ama toplam bir 50 dakika üst düzey mücadele eden de aynı takım... (İtalyan kondisyoner gidene kadar süre 80 dakikayı geçiyordu.) Tabii hocanın şans yüklü oluşu da cabası... İşte, ben, Beşiktaş liderden 11 puan gerideyken bunları toplayıp, "Şampiyonluk adaylarımın güçlülerindendir" yorumunu yapmıştım... Bursa çok ciddi demiştim! Bu ülkenin bu sezon en iyi futbol oynayan, daha doğru bir deyişle öne doğru en çabuk ve en etkili hücuma çıkan, aynı zaman da kenarları kapatarak dönen takımının Bursaspor olduğunu söylemiştim. İşin ciddiyetini kestiremeyen 100 milyon avroluk takımların akılları başlarına geldiğinde, Üsküdar çoktan geçilmiş, Bursa'ya doğru yola çıkılmış olunacak galiba... Asıl sen çek git Ahmet Çakar! Sana FIFA kokartı takana yuh, Ahmet Çakar! Meğer biz kimleri yazıp, yorumlamışız zamanında... Biz ne halt etmişiz de 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda gururumuz diye bir hakemimizi övmüşüz. Hüseyin Göçek düdüğü bırakmalı ha! Bunu kim söylüyorsa bin kere yuh! Ahmet Çakar; demek ki sen bu kafada bir hakemdin ha? O zaman bütün kararların şaibeliymiş. Kaybedenlerin yerinde ben olsam, şayet zaman aşımı yoksa sana dava açarım be! Bari açın da, tarihe bakın... Yakın zamandaki Danimarka-İsveç maçının Alman hakemi 88. dakikada, sadece bir seyirci sahaya girdi diye maçı tatil etti mi, etmedi mi? Sonra o hakem Şampiyonlar Ligi finalini aldı mı, almadı mı? Yazıklar olsun sizin gibi yorumculara! Kanaltürk artık işin çivisini çıkardı. Kim mi uyarır? Kimse... Başındaki vatandaş güya RTÜK eski başkanı... İşte halimiz... TRT de böyle yaparsa! Vah ki vah! Pazar gecesi Telelig'de sunucu arkadaş özetle diyor ki; "Diyarbakırspor'un şehrinden kaynaklanan bir özelliği var. Bunun da göz önünde tutulması gerekir..." Yani düşürmeyin diyecek de... Kocaelispor'un özelliği yok mu, a be kardeşim? Kocaeli bu ülkenin sanayi şehri değil mi? Konya, bu ülkenin Nasreddin Hoca'sının şehri değil mi? Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı Samsun'dan başlatmamış mıydı? Bunlar düşerken neredeydin? Sen, federasyonun profesyonel çalışanı yorumcu kardeş! Federasyon cezayı kesti diyorsun... Hadi canım sen de... Sen de inanmıyorsun ya... İşte koca Türkiye Cumhuriyeti'nin TRT'si... Vah ki vah! Rijkaard, bulmacayı nasıl çözecek? Bak sen şimdi işe... Baros, hem de golle döndü. Kewell atmaca gibi bekliyor. Bu hafta sahaya, hem de taş gibi ineceği söyleniyor. Arda'nın cezası bitti. Jo, Dos Santos, Keita ve Elano da hazır... Bu yedi silahşordan en fazla dördünü oynatabilme lüksü var... Ön liberolarda son sıra Sarp ve Barış'ta idi... Şimdi Ayhan veya Topal avuçlarını ovuşturuyorlar. Peki, bu bulmaca nasıl çözülür? Pardon unuttum. Emre Göngör de iyi... Servet'e bir şey olur mu? Vallahi zor... Peki, bu bulmaca çözülürken kağıt yırtılıp, kalem kırılır mı? Göreceğiz. Fenerbahçe aslında bakkal açmalı! İnanmak istemedim, ama basın toplantısı ile açıkladılar. Fenerbahçe hem alarm işine, hem de su işine giriyormuş. Yahu beyler; Kadıköy'de bakkal klasiğine katkı yapsanıza! Alış veriş merkezleri yüzünden bu klasiğimiz büyük yara aldı. Eh siz de Fenerbahçe'nin lokomotifi olan futbol takımının suyunu kaynattığınıza göre, varın gelin bakkal işine de girin!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.