Quo Vadis, Polat?..

A -
A +

Daha Haldun Üstünel "tatilde iken" başlamıştı, Adnan Polat'ın "Kardeşim" dediği yardımcısına karşı olan "insafsız" operasyonu; "Sadece Futbol AŞ'den istifa etmesi yetmez, yönetim kurulundan da istifa etmeli!.." Spor yazarları, Üstünel'i aradılar, "bu sözlere ne diyeceğini" sordular, Üstünel cevapladı; "Futbol AŞ'den istifa ettim, yönetimdeki görevimden etmeyeceğim, beni Galatasaray Genel Kurulu seçti!.." Bugüne kadar "Galatasaray için, Galatasaray başkanı için gecesini gündüzüne katarak ve her türlü riski göze alarak" çalışmış olan Üstünel'in bu sözleri üzerine, Adnan Polat, spor medyası üzerinden bir adım daha attı; "Onu ben göreve getirdim, ben Haldun Üstünel yaptım, artık onunla birlikte çalışmak istemiyorum. Galatasaray'ın yararı istifasını gerektiriyor!.." Nitekim, sonunu da getirdi, Polat; Üstünel, tatilden döndükten sonra gittiği ilk yönetim kurulu toplantısında Başkan'dan "tebligatı" aldı; "İstifa et, seninle çalışmak istemiyorum!.." Üstünel de, istifa etti, bakınız "bu istifa", Galatasaray Resmi Sitesi'nde "Galatasaray Yönetimi'nin açıklaması olarak" nasıl yer aldı: "...Aramızda bulunduğu dönemde kulübümüze katkıları tartışmasız olan arkadaşımızın almış olduğu bu karar, bizleri üzmüş bulunmaktadır." Neymiş; "arkadaşımızın aldığı kararmış", öyle mi?.. Ayıp, bin kere ayıp. Ama bu bin kere ayıbın "daha da ayıbı" bu satırların arkasındaki satırlarda geliyor: "...Kendisine, bugüne kadar harcadığı yoğun emek ve gayretleri için teşekkür eder, üzülerek kabul ettiğimiz istifasının kendisine ve kulübümüze hayırlı olmasını dileriz." Neymiş; "bugüne kadar harcadığı yoğun emek ve gayretlerinden sonra üzülerek kabul ettikleri" istifanın "Galatasaray'a hayırlı olmasını" diliyorlarmış; "istifaya üzülenlere" bakın siz!.. Ne diyeyim, "bundan sonra yazmaya devam edersem", başım derde girebilir!.. Yazık, iki üç aydır, Adnan Polat'ın "Galatasaray için neyi, ne zaman ve neden yaptığını fark edemeyecek bir hâleti ruhiye içinde olduğu" görülüyor ama, ya Galatasaray'ın anlı ve de şanlı "diğer" yöneticileri?.. Hiç düşünmüyorlar mı, "Kardeşim" dediği ve "kendisine seçim kazandıranların başında gelen" insanı, "Adnan Sezgin için" bir an tereddüt etmeden kenara atıveren bir Polat, "kendilerini de bir damla gözyaşı dökmeden harcamaz mı?.." İşte sıra Cemal Özgörkey'de; "Polat'a seçimleri kazandıran" bir başka adamda!.. "Galatasaray yönetiminde huzursuzluk yok, basın Galatasaray'ı karıştırmak istiyor" diyen Polat'ın , Özgörkey'e yaptığını, "düşmanı yapmaz"; zira, Özgörkey'in "Galatasaray Pazarlama için" neler yaptığını, "Atçılık Şubesi için" neler yaptığını bütün dünya biliyor; Özgörkey'e bütün camianın ve spor dünyasının gözleri önünde yaptıkları "bir Galatasaray Başkanı'na hiç ama hiç yakışmıyor"; yönetiminin en faal ve faydalı adamlarından birine, yardımcısına karşı tam bir savaş ilânı; hani "birlik ve beraberlik vardı" ve basın "yalan haberlerle huzuru bozuyordu?.." Peki, "Polat'ın yaptığı" böyle de, ya "yeni sezon formalarının gösterimine tam kadro hâlinde katılmayan" yönetimin yaptığı ne?.. Doğrusu, Galatasaray'ın başında, "Özhan Canaydın'a rahmet okutmaya başlayan" bir Adnan Polat'ın şekilleneceğine, rüyamda görsem inanmazdım; ama oldu işte; benim gibi "en acımasız" Canaydın muhalifleri bile, "Canaydın'ın ruhundan özür dileyecek hâle gelmişlerse"; Polat'ın "kendisini hangi noktaya getirdiği" ortada değil mi?.. (Daha başkanlık için ilk aday olduğunda bana, "Polat gelirse, Canaydın'ı arayabilirsin" diyen sevgili kardeşim Hıncal Uluç'un şimdi kulakları çınlıyordur, herhalde!..) Bütün "bunlar" ne için?.. İşte bu sorunun cevabı net değil, bu sorunun cevabını bulmak, İstanbul'da Florya'dan çıkmayan Galatasaray muhabirlerine, yazar-çizerlerine kalıyor; ama ben bir öneride bulunacağım, belki onlara ipucu olabilir: Özgörkey de giderse, Polat hiç durmadan "Pazarlama'nın başına da Adnan Sezgin'i getirsin"; zira inanıyorum ki, "Sezgin, pazarlamada da çok başarılı olacaktır"; Polat, bana inanmıyorsa, mesela, "bol bol beraber olduğu" ve de "beraber olmaktan büyük keyif aldığını" attığı kahkahalar ve kameralara verdiği pozlarla açık açık belli ettiği "başkanlık tecrübesi, kendisinden üç-beş defa daha fazla olan" Aziz Yıldırım'a sorsun!.. *** Önemli not: Bütün Galatasaraylılara, çarşamba günkü Türkiye Gazetesi'nde sevgili Ümit Aktan'ın "Galatasaray üzerine" yazdığı "Basit olmak, karmaşık olmaktan çok daha zordur" başlıklı enfes yazısını bulup, okumalarını öneririm; "kadife eldiven içinde çelik bir avuç leblebi gibi" idi; bilmem ki, Adnan Polat ve arkadaşları hazmedebildiler mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.