Misafire el kaldırmak yakışmadı

A -
A +

Uludere Kaymakamı, bombardımanda ölen 35 kişinin yakınlarına başsağlığı dilemek için Gülyazı Köyü'ne gidiyor. Taziye için misafir olarak köye gelen kaymakam bir grubun yumruk ve taşlı saldırısına uğruyor. Kaymakamın dudağı patlıyor, başı yarılıyor. Benim tanıdığım, bildiğim Güneydoğu insanı taziye evine gelen düşmanı bile olsa onu misafiri olarak kabul eder, karşılar, ağırlar ve misafir gibi de uğurlar. Misafirin ihtiyaçlarının karşılanması ve can güvenliği, misafir gittiği yerin namusuna emanettir. Kaymakamından, Başbakanına, Genelkurmay Başkanından, ana muhalefet liderine kadar herkes, "Acınızı paylaşıyoruz, sizin acınız bizim acımızdır" diyerek insani vazifesini yapmaya çalışıyor. Hükümetin ve devletin Uludere'deki 'ölümcül hata'nın yaralarını sarmak ve acıyı paylaşmak için başlattığı seferberlik belli ki bu olaydan siyasi ve psikolojik rant elde etmek isteyen KCK ve PKK'yı çok rahatsız etmiş. Başbakanın olayla yakından ilgilenerek aileleri telefonla araması, devletin acılı ailelerin acısını paylaşmak için kaymakamı ile bakanları ile Gülyazı Köyü'ne akın etmesi PKK ve onun uzantılarının oyun planını bozuyor. Devletin bu insanları PKK'nın kucağına bırakmamak için, devlet olarak üzerine düşenleri yapması örgütü çıldırtıyor. Uludere Kaymakamı Naif Yavuz, "Bana saldıranlar cenaze sahipleri değildi. Bana vuranların hiçbiri Uludereli değildir. Dışarıdan gelen provokatörlerdir. Köylüler beni korudu" demiş. Tam tahmin ettiğim gibi. Kürt-Türk fark etmez, bizim köylümüz misafirine el kaldırılmasına izin vermez. Misafirini namusu gibi korur. Hele hele Güneydoğu köylüsü taziyeye gelen misafir konusunda daha da hassastır. Ancak her acıdan, her olaydan beslenmeye, her olayı istismar ederek kendine çıkar sağlamaya çalışan PKK ve uzantıları maalesef Gülyazı köylülerinin de acılarını istismar ediyor. Kaybettiğimiz 35 canın kanı kurumadan "bu olaydan nasıl siyasi çıkar sağlayabiliriz"in hesabındalar. Yazıklar olsun! O provokatörler bulunmalı ve adalete teslim edilmeli. İnsanların acıları orta yerde dururken, gencecik bedenlerin defni üzerinden 1 gün bile geçmemişken, bu acılardan çıkar sağlamaya çalışanlar insan olamaz. Acılı aileler kendilerini telefonla arayan Başbakan'a "Ölenler sizin çocuklarınız. Yakınları da size emanet" demişler. Bu söz çok anlamlı, gerçekten ölenler bizim çocuğumuz. Bu söz PKK'yı delirtir. Hükümet acıları bir nebze dindirmek için her türlü tedbiri alacak. "Acınız acımızdır" diyen bir Başbakan var, ben şahsen ne gerekiyorsa yapılacağından bir kuşku duymuyorum. Provokasyona karşı BDP dahil herkes daha dikkatli olmalı. BDP'nin soğukkanlı hareket etmesi gerekiyor. Atmacalar, her fırsatı kullanıp savaşı devam ettirmek istiyorlar. Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay, "Kürt halkı, soğukkanlı olmalı. Ortamı germek isteyip provokasyonlardan medet umanlar her iki kesimde de var. Onlar çok daha fazla kan dökülsün istiyor" demiş. Bu uyarılara herkes kulak vermeli ve dikkatli-özenli hareket etmeli. Kürt kökenli vatandaşlarımız, PKK'nın halkın acısını bile nasıl istismar ettiğini görmelidir. Kaymakam Bey sen sakın üzülme. O taziye çadırına giderek kirli tezgahı bozdun. Sana yönelen ellerin o masum köylülere ait olmadığını sen de söylemişsin. Sen PKK'nın tüm tehditlerine rağmen o köye gidip o insanların acısını paylaşma erdemini gösterdin. PKK'nın nasırına bastın, canlarını yaktın. O yumruklar o can acısının ve kaybetmenin yansımalarıdır. İyileşir iyileşmez tekrar git. Senin gibi cesur ve kararlı idarecileri köylüler yanında gördükçe PKK'nın işi zor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.