CHP, "kötü niyetle" hareket etmiş

A -
A +

Durup dururken eleştirmiyoruz, CHP'yi. Öyle komik ve lüzumsuz işler yapıyorlar ki, öyle çelişkili işlere imza atıyorlar ki, kayıtsız kalamıyorsunuz. En çok hukukçu milletvekili herhalde CHP'de var. Süheyl Batum Hocadan tutun da CHP'nin YARSAV Başkanlığı'ndan büyük umutlarla transfer ettiği ve Grup Başkan Vekili yaptığı Emine Ülker Tarhan'a kadar. CHP'nin yargı ile ilgili aldığı kararlarda, bu hukukçuların partiye yol göstermesi ve akıl vermesi gerekmez mi? Ama tam tersine CHP'yi ve arkadaşlarını hep yanıltıyor, yanlış kararlara öncülük ediyorlar. Hatırlayın; seçimlerden sonra hükümet TBMM açılıncaya kadar tıkanan bazı sorunları çözmek için 15 civarında Kanun Hükmünde Kararname çıkardı. Bu yöntem hukukta yeri olan ve geçmişte de hükümetlerin zaman zaman başvurduğu meşru bir yöntem. Her fırsatta nasıl bilgili bir hukukçu olduğunu öne çıkarmaya çalışan CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan, partisini ve arkadaşlarını ikna ederek peşine taktı ve bu 15 kararnamenin iptali için AYM'ye dava açtı. Meşhur hukukçumuz bununla yetinmedi; verdiği dilekçede "AYM Başkanı Haşim Kılıç tarafsızlığını kaybetti. Bu nedenle bu kararnamelerle ilgili görüşmelere katılmasın" diyerek 'reddi hakim' isteminde bulundu. Allah akıl fikir versin. Haşim Kılıç'ın, Emine Ülker Tarhan'ın yaşı kadar 'hukuk' tecrübesi var. Nihayet mahkeme Haşim Bey katılmadan toplanmış, 'reddi hakim' talebini görüşmüş ve oy birliği ile reddetmiş. Aynı heyet, CHP'nin 116 milletvekilinin imzası ile istediği 'reddi hakim' talebi ile ilgili başka bir karar da vermiş. AYM Kanunu'nun 60'ıncı maddesi gereğince dava açanların, bu başvurularını "kötü niyetle" yaptıklarına hükmedip toplam 6 bin TL ceza vermiş. Büyük hukukçumuz Emine Hanım ne yapacak, ne diyecek şimdi? Merak ediyorum. Emine Hanım herhalde kanunlara çok hakim olmadığı için arkadaşlarını da, partisini de yanıltmış oldu. Bence Emine Hanım bu 6 bin TL'yi tek başına ödemeli. Onun derin hukuk bilgisine inanıp peşine düşen arkadaşlarının ne suçu var? Ayrıca partisini düşürdüğü bu durum nedeniyle grup başkan vekilliğinden hemen istifa etmelidir. AYM'yi yol geçen hanına çeviren CHP de, artık aklını başına toplayıp doğru kılavuzlar seçmeli, her konuyu yüce mahkemeye taşımaktan vazgeçmelidir. Toplumda, CHP'nin her konuyu mahkemeye taşıması ile ilgili artık karikatürlere, gösteri ve mizansenlere konu olan bir algı oluştu. Toplum CHP'nin müracaatlarını ciddiye almamaya başladı. Bu iyi bir algı değil. Diğer taraftan ana muhalefet partisinin yargının en üst kurumu sayılabilecek AYM Başkanı ile uğraşması, hedef alması akıl alır bir tercih değil. 20 yıldan fazladır yüce mahkemenin her kademesinde görev yapan ve toplum tarafından sevilen, takdir edilen, ülkesine büyük hizmetleri dokunmuş bir insanla, koca muhalefet partisinin uğraşması ideolojik körlükle yapılabilecek bir iştir. Haşim Bey'in tarafsızlığını kaybettiğine 15 üyeden hiçbiri inanmadı. Hatta bu iddianın 'kötü niyetle' yapıldığına oy birliği ile hükmettiler. CHP'nin 'kötü niyetle' hareket ettiği AYM'ce tescillendi. CHP bu kararı iyi okumalı ve artık 'iyi niyetli' işlere imza atmalı, 'iyi niyetle' hareket etmeli. Geçmişteki alışkanlıklarını değiştirmeli. Türkiye eski Türkiye değil. Yargı; son reformlardan sonra kimsenin arka bahçesi gibi kullanamayacağı, kapalı kapılar ardında yönlendiremeyeceği bir erk haline geldi. Eskiden yüksek yargıyı arka bahçesi gibi görenler ve istedikleri kararları askerî vesayetin gücünü de kullanarak aldıranlar yeni duruma, yeni Türkiye'ye ve bağımsız yargıya alışmak durumundalar. Artık yargı şu gücün, bu gücün değil milletin yargısı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.