Uludere konusundaki sabırsızlığımız

A -
A +

Uludere'de 34 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bombardımanla ilgili düğüm çözülene kadar birçok iddianın havalarda uçuşması normal. Gerçek ortaya çıkarılıp kamuoyu ile paylaşıldığı ana kadar ciddi bir bilgi kirliliği yaşayacağımız aşikâr. Ancak unutmamak gerekir ki bu bilgi kirliliği ile yanlış bir kamuoyu algısı oluşturulursa gerçeği bulup ortaya koymanız, o algıyı değiştirmeye yetmeyebilir. İşte tam da bu nedenle söz konusu olayla ilgili araştırma-inceleme ve soruşturmaların hızlandırılması ve ulaşılan sonuçların kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Hükümetin zorluğunu anlayabiliyorum. Devlet yöneten insanlar faraziyelerle hareket edemezler. Konuyu tüm yönleri ile inceleyip gerçeğe ulaşma mecburiyetlerinin olduğunu biliyorum. Ama hızlı hareket etmek zorundalar. Aksi takdirde kamuoyunu onların yerine eksik ve yanlış bilgilerle başkaları bilgilendirir. Hükümet, Uludere konusunda gerçeğin ortaya çıkarılmasını sadece yargıya ve devlet bürokrasisine bırakmamalı, kendisi araştırma için özel tedbirler almalıdır. Yoksa bu acı hem PKK hem de onun siyasi uzantıları tarafından sonuna kadar istismar edilecek ve bölge halkı üzerinde "Bu bir kaza değil, devletin bilerek yaptığı bir katliamdır algısı" oluşturulacaktır. Bu çok tehlikeli bir sonuç olur. Uludere olayı ile ilgili cevapsız kalan onlarca soru var. Eğer Hükümet, birkaç ay daha, "Bekleyin, idari ve adli soruşturmaların, Meclis Araştırma Komisyonunun araştırmasının sonucunu bekliyoruz" derse emin olun ki algı yönetimini kaybeder. Olayın kişilerden ve kurumlardan soyutlanarak ele alınması ve aydınlatılmasına katkı vermek için bir dizi soruya cevap bulunması gerekiyor. Bu olayla ilgili Ankara'ya iletilen istihbarat tam olarak nedir? Bu nasıl bir bilgi ki Genelkurmay tereddüt etmeden 'vur emri' verdi. Ankara'ya iletilen bilgi doğru ise, PKK'lı militanların cesetleri nerede? Bilgi yanlış ise bu yanlış nereden kaynaklandı? Yaşanan olayın Fehman Hüseyin'le ilgisi nedir? Kaçakçıların Fehman Hüseyin'le veya PKK'lı herhangi bir grupla irtibatları olmuş mu? Heron görüntülerinin analizini bildiğim kadarıyla Genelkurmay yapıyor. Bu değerlendirme yapılırken hedeftekilerin kaçakçı olma ihtimalleri üzerinde durulmuş mu? Heron görüntüleri incelendi. Neler var? Başka bir bilgi kaynağı ve tanık var mı? Alınan Heron görüntüleri; bölgedeki jandarma karakolları, hudut birlikleri ve yerel istihbarat kaynakları ile teyit edildi mi? Bu konuda bir girişim olmuş mu? Köydeki korucular saldırıdan önce ve saldırı anında jandarmayı arayıp ikaz etmişler mi? Köylüler kimleri aramış? Genelkurmay olayla ilgili idari ve hukuki soruşturma başlattı. Bir ay geçti, hangi ilk bilgilere ulaşıldı? Bu bilgiler Hükümetle paylaşılıyor mu? Sınırdaki karakolların o gün kaçağa gidenlerle ilgili bilgisi var mıydı? Yürüyüş koluna top ve havan ateşi emrini verenler, bu köylerdeki koruculardan veya karakollardan bilgi alma ihtiyacı duydular mı? Kaçakçıları Heronların hem giderken hem de dönerken görüntülemiş olması lazım. Görüntü değerlendirmesi yapanlar bunu fark etmedi mi? Askerler küçük gruplar halinde dönenleri durdurdu mu? Durdurduysa neden durdurdu? Bazı köylüleri sırf Kürt oldukları için devletin katletmeyeceğini biliyoruz artık. Ama ortada istihbarat sorunu, koordinasyon zaafı ve iletişim problemi olduğu çok aşikâr. Hükümetin zamanında ve doğru bilgilendirilip bilgilendirilmediğini de bilmiyoruz. Terörle mücadelenin doğası bu tür hataların yapılmasına zemin hazırlıyor. Ama istihbarat ve eş güdümle bu hatalar asgariye iner. Bu kazadan en büyük zararı mağdurlardan sonra terörle mücadele ve hükümet görüyor. Bu kazanın zeminini hazırlayanlar, hükümetin PKK'ya karşı yürüttüğü mücadeleyi ve bu alanda atmaya hazırlandığı adımları engellemeyi hedeflemişlerdir. Bu olayda devletin üst karar mekanizmalarının bir kasıt içinde olduğunu kimse iddia edemez. Ama alt kademelerde ciddi ihmaller olduğu ve PKK'nın birileri ile iş birliği yaparak devleti tuzağa düşürdüğü anlaşılıyor. Hükümet, bütün ihmali olanları deşifre edip adalete teslim etmeli ama bu süreci hızlandırmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.