Uludere'de sis perdesi kaldırılacak

A -
A +

Uludere'de kendi uçaklarımızla 34 vatandaşımızı 'terörist' zannederek bombaladık. Yaptığımız bu hatanın ülkemize maliyeti çok büyük. Hükümet bir yandan bu hata nedeniyle mağdur olan vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya, acılarını hafifletmeye çalışırken, diğer yandan da bu can yakıcı hatanın neden yapıldığını, kusur ve ihmal olup olmadığını üç beş koldan araştırıyor, inceliyor. Bu işte ihmaller olduğu açık ama kasıt olduğuna asla inanmak istemiyorum. Son 6 aydır binin üzerinde kayıp veren örgüt, paniklemeye, dağılmaya başlamıştı. KCK soruşturmaları nedeniyle örgüt, eleman temininde zorlanmaya, Türkiye içinden lojistik destek almada ciddi sorunlar ortaya çıkmıştı. Diğer yandan Avrupa'da mali kaynaklarına yönelik soruşturmalar açılmış, örgütün yayın organı olan Roj TV kapanmıştı. Yurt içinde şehir ayaklanmaları yapamaz hale gelmişti. Örgütten kaçışlar hızlanmış, bölge halkı üzerinde kurduğu baskı ve korku dağılmaya başlamıştı. İşte tam böyle bir dönemde Uludere hatası örgütün imdadına yetişti. Görüştüğüm bir devlet yetkilisi "Uludere'nin acı sonuçları var" diyor. Bu sonuçları şöyle sıralıyor: Daha düne kadar süren operasyonlar âdeta durdu, köşeye sıkışan örgüt nefes aldı. Bu hata ile örgüt moral buldu. Bölgedeki desteği tekrar yükselmeye başladı. Devletle bölge halkı arasına soğukluk girdi. Dünya nezdinde, terörle mücadelesini hukuk ve demokrasi standartları içerisinde kalarak yürüten Türkiye, bu saldırı ile kendi vatandaşları üzerine bomba yağdıran bir ülke konumuna düştü. Aynı yetkili; "Büyük resme baktığımda bu olayda PKK'nın bize hata yaptırdığını görüyorum. Bu kişisel kanaatim" diyor. Peki biz bu hatayı nasıl yaptık? Genelkurmay'ın olaydan sonraki ilk açıklamasında; "çeşitli istihbarat kaynaklarından aldıkları istihbarat ve yaptıkları teknik analizler sonucunda içlerinde örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldiklerini ve sınır karakollarımıza saldırı hazırlığı içinde olduklarını değerlendirdik ve ilgilileri ikaz ettik" deniyor. Sonra da, "28 aralık 2011 günü saat: 18:39'da Irak'tan hududumuza doğru bir grubun geldiğini İHA görüntüleri ile tespit ettik" diyorlar. Buraya kadar her şey normal. Sonra, "Grubu tespit ettiğimiz yer teröristlerce sıkça kullanılan bir yer olduğu ve geceleyin hududumuza doğru bir hareket olduğu için 21:37'de ateş altına aldık" deniyor. Sorun burada başlıyor. Bu yolu teröristler gibi kaçakçılar da kullanıyor. İHA'larla tespit edilen grubun kaçakçı mı yoksa terörist mi olup olmadığı ile ilgili ne çalışmalar yapıldı? Bölgedeki asker-sivil-polis-jandarma unsurları ile bu görüntüler teyit edildi mi? MİT yaptığı açıklamada bu bölgedeki terörist faaliyetlere ilişkin son raporunu 21 Aralık 2011'de gönderdiğini ve bu raporun genel bir değerlendirme içerdiğini, o gece bombalanan grupla ilgili olmadığını söylüyor. Genelkurmay'ın açıklamasında da yer aldığı gibi herhalde MİT'in olaydan 7 gün önce gönderdiği istihbarat raporunda, içlerinde Fehman Hüseyin gibi örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların Haftanin kampında toplanmaya başladığı ve önemli bir eylem hazırlığı içinde oldukları izleniminin alındığı gibi bilgiler vardır. Daha önce kırklı-ellili gruplar halinde katırlar sırtında silah taşıyarak sınırdan geçip karakollarımıza saldırmayı başaran PKK'nın güvenlik ve istihbarat bürokrasimizde oluşturduğu travma Uludere'de yaptığımız hatanın nedenlerinden biri olabilir. 28 Aralık günü bombalama kararı verenler kendilerine göre o grubun PKK'lı olduklarından emindiler. Peki neden bu görüntüleri koruculardan, jandarmadan ve yerel istihbarat kaynaklarından teyit ettirmediler? Onlara göre Fehman Hüseyin gibi önemli bir örgüt elebaşısı o grubun içindeydi. "Büyük balık kaçabilir" endişesi ve istihbarat bilgisi zayıf bir noktadan sızabilir kaygısıyla Heron görüntüleri teyit edilmedi. Operasyon valilerden, kaymakamlardan, sınırdaki güvenlik ve istihbarat unsurlarından bile gizli tutuldu. Hatanın en büyük sebebi bu olabilir. Askerlerin veya istihbarat birimlerimizin yararlandığı bazı muhbirlerin PKK tarafından maniple edilmiş olma ihtimali çok yüksek. Bombalamadan sonra hiçbir devlet yetkilisinin bölgeye gitmemiş olması, sınır ötesinde olsa bile bölgenin güvenlik güçlerince kontrol altına alınmaması çok büyük bir ihmal. Sadece köylüler gitti. Orada PKK'lılar var mıydı, kaçakçılar arasına sızmışlar mıydı, yürüyüş grubunda silah, telsiz var mıydı? Emin değiliz. Varsa bile PKK o gece ve ertesinde alıp götürmüştür. Operasyondan Başbakan'ın bilgisi yok, olması da gerekmiyor. Sonra bilgi veriliyor. "Balık büyük olduğu için istihbarat bilgisi ve operasyon gizli tutuldu. Az sayıda yetkili biliyordu" diyor konuştuğum yetkili. "Birileri ve PKK istihbarat ve güvenlik birimlerimizi kandırdı, yanlış yönlendirdi" iddiası yaygın. Hükümet bütün imkanları ile Uludere'deki sis örtüsünü kaldırmaya ve gerçeği görmeye çalışıyor. Bu konudaki kararlılık beni umutlandırıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.