Kavga, Aysal-Terim arasında!..

A -
A +

Ünal Aysal - Ali Dürüst - Adnan Öztürk - Abdürrahim Albayrak - Sedat Doğan - Celal Gürcan - Bülent Tulun - Ali Gürsoy - Fatih Terim!.. "O" dedi, "bu" dedi, o "bunu" yaptı, bu "şunu" yaptı. Aylardan beri kapalı kapılar arkasında oynanan, zaman zaman TV ekranlarına, gazete sayfalarına "sızdıkları kadarı" ile yansıyan, dahası ve elbette "bu fırsatı bulunca kaçırmak istemeyen" gazeteciler, yorumcular tarafından da "allanıp pullanan" bir "Güleriz ağlanacak halimize" tablosu!.. Rahmetli Muammer Karaca yaşasaydı, "bu tablodan esinlenir", işin "ağlanacak tarafı" ile "gülünecek tarafını" çarpıcı bir şekilde ortaya koyan "iki tabloluk" enfes bir oyunu sahneye koyar, seyirciyi hem güldürür, hem ağlatırdı!.. Düşünebiliyor musunuz, sabah dünya çapında, son derece başarılı, ciddi bir "holding patronu rolündeki" Muammer Karaca'nın, öğleden sonra adeta Şekspir'in ünlü "Romeo&Juliet" adlı eserindeki "Capolet ve Montegue aileleri gibi bölünmüş" bir kulüp yönetiminin başkanını oynamasını?.. Yooo, kesinlikle Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ile Türk tiyatrosunun en büyük sanatçılarından biri olan rahmetli Muammer Karaca'yı karşılaştırdığım sanılmasın, "böyle bir karşılaştırma" aklımın ucundan bile geçmez; ben sadece "ortadaki durumu anlatabilmek için" böyle bir örnekleme ve güncelleme yaptım!.. Ve mesela, sadece "Şakiri olayı" bile, Galatasaray'ın "nasıl yönetildiğini" ortaya koymuyor mu?.. Teknik Direktör Fatih Terim'in "çok istediği" ama "olmayan, oldurulamayan" bu transfer konusunda, Türkiye'de "camiaya, Terim'e, taraftara ve gazetecilere anlatılanlar" ve "neden olmadığı" konusunda da "verilen rakamlar" ile, aynı oyucunun "9+3 milyon euro" karşılığı Bayern Münih'e satıldığına dair Basel Kulübü'nün "resmi açıklaması", Galatasaray'daki tablonun "sorularla dolu olduğunu" anlatmıyor mu?.. Gazetelerin haberleri "doğru ise" (ki, yalanlanmadı); Fatih Terim de, camia da, spor yazarları da "rakamlar ve olanlar" konusunda tam bir "dezenformasyon bombardımanı" ile karşılaşmış, karşılaştırılmış olmuyorlar mı?.. Acaba, kulaklara "Çok pahalıydı, 13-14 milyon euroya kadar çıktık, vermediler" diye fısıldayanların "hesaplanmadığı", Basel'in, Şakiri'yi bu açıklamalardan birkaç gün sonra, Bayern Münih'e "9+3'e" vermesi miydi?.. Acaba, "ihtiraslı" gençlerin tabandaki kavgalarının, Başkan'ın hemen altındakilerin "yetki karmaşasının", danışman - sportif direktörün, "Fatih Terim fobisinin" ve nihayet Başkan'ın daha Terim'le anlaşma yapılmadan, "henüz aday olarak adı konuşulurken" onun hakkında söyledikleriyle ortaya çıkan "Terim antipatisinin", sarı-kırmızılı kulübü ve takımı, "en rahat ve huzur içinde olması gereken" bugünlerinde, tam bir "iktidar kavgası" kaosuna sürüklenmesinde rolleri ne kadardı?.. Süleyman Demirel'in "aktif siyaset yaptığı" günlerde hep tekrarladığı "çok anlamlı" bir söz vardı; "İktidar ortak kabul etmez!.." Aslında, Galatasaray'daki kavga, Aysal ile Terim arasında; yooo; Galatasaray Kulübü'nün içinde değil ve zaten olamaz; "iktidar kavgası" kamuoyunun ortasında!.. Aysal, bu yüzden "Terim'den haz etmiyor"; kamuoyunda ve medyada "Terim, onun hep önünde" ve biliyor ki, "Terim kaldıkça öyle de olmaya devam edecek!.." İngiliz Milli Takımı'nın Hocası Fabio Capello, "kendisinden habersiz ve izinsiz olarak" John Terry' nin Milli Takım kaptanlığından alınmasını veto etti, "Federasyon kararını değiştirmeyince", istifasını verdi; "adam gibi adam!.." Sevgili Terim, çık Ali Dürüst'ü, Abdürrahim Albayrak'ı, Celal Gürcan'ı, Ali Gürsoy'u, "kalanlar" seni Galatasaray'da rahat bırakmayacaklar; Capello "örneğin" olsun!.. 56 yıllık spor yazarlığı - gazetecilik hayatımda "böyle olayları" çok gördüm; seni "azar azar yiyeceklerini sanıyorlar"; eminim, "her şeyi görüyor ve biliyorsun" ve de seni harcamalarına izin vermezsin!.. Onun için diyorum ki; "Kendini fazla bekletme!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.