Tuzağa dikkat!

A -
A +

MİT-yargı ve emniyet üçgeninde kurumların yaptığı usul hataları ve bazı çevrelerin de bu usul hatalarını köpürtmesi nedeniyle malum krizi yaşadık. Bu kurumların yaptıkları hataları ve ortaya çıkardığı can sıkıcı sonuçları iyi irdelemeleri ve tedbir almaları gerekiyor. Bir önceki yazımda yargı cephesinde yapılan usul hatalarını dile getirmiştim. Bugün de emniyet ve MİT cephesinde yapılan usul hatalarına değinmek istiyorum. Bugün Emniyet-MİT-TSK uyum ve koordinasyon içinde çalıştığı için terörle mücadelede önemli başarılara imza atılıyor. Terörle mücadelede uygulanacak politikaları belirlemek hükümetin işidir. MİT ve güvenlik bürokrasisi bu politikalara göre hareket etmek zorundadır. Bu politikaları beğenmeyen bürokrat varsa istifa edip gider. Hiçbir bürokratın yürütmenin politikalarına direnme lüksü yoktur. Kürt sorununun çözümü ve terörle mücadele konusunda hükümet, sadece 'güvenlikçi bir politika mı uygulayacak, yoksa müzakereci bir yol mu belirleyecek veya iki görüşü de at başı mı götürecek' buna yargı ve güvenlik bürokrasisi karar veremez. Hükümetin bu konuda izlediği yol aşikârdır; 'Terörle sonuna kadar mücadele, siyaseten müzakere.' Siyasi otorite güvenlikçi yaklaşımla bir taraftan bu mücadeleyi sürdürürken diğer taraftan Kürt sorununun çözümü ve dağdakilerin ikna edilerek silah bırakması için girişimlerini de devam ettirmektedir. Yargı ve güvenlik bürokrasisi içinde kimseye güvenmeden gizli kapaklı iş çeviren bir grup herhalde siyaset mühendisliğine soyundu. Bunların cemaatle filan bir ilgisi olduğuna da inanmıyorum. Ergenekon davasını sulandırmak, kirli ilişkilerle ve karanlık odaklarla hesaplaşmayı engellemek, KCK ve PKK ile mücadeleyi akamete uğratmak ve Türkiye'yi içine kapatmak, iç sorunları ile uğraştırmak, MİT Müsteşarının devre dışı bırakılması ile Türkiye'nin bölgesel etkinliği zaafa uğratılmak istenmektedir. MİT ve Emniyet istihbaratı arasında bir güç mücadelesinin fitilini ateşlemeye çalışıyorlar. MİT ile ilgili bilgileri ve Oslo süreci ile ilgili detayları çağırıp basına servis eden savcı mıdır, yoksa emniyet mensupları mıdır? Eğer emniyet mensupları ise bundan İstanbul Emniyet Müdürü'nün, İstanbul Valisi'nin bilgisi var mıdır? Hem İçişleri Bakanı hem de Emniyetin yönetim kadrosu MİT Müsteşarı ile büyük bir uyum ve işbirliği içinde çalışıyorlar. Bu ilişkiyi bozmak isteyenler kim ve amaçları nedir? Devletin yatak odası sırlarının ve mahrem evraklarının ayaklar altında dolaşmasına hangi emniyet mensubunun gönlü razı gelir? Basına sızdırılan iddialara ve belgelere bakılırsa bazı MİT mensuplarının çizmeyi aştığı algısı oluşuyor. MİT kendi iç denetim mekanizmaları ile bunu engellemeli ve işin bu aşamalara gelmesine izin vermemeliydi. Gizli servis elemanı, bazen yasaları, 'hayati konular hariç' çiğner ama yakalanmaz, iz bırakmaz. Gizli servisler hesap vermeyen, denetlenmeyen hukuk dışı teşkilatlar değildir. Ancak faaliyetleri devlet sırrı niteliğinde olduğu için özel yöntemlerle denetlenir, sorgulanır. Unutmayalım, demokrasilerde hükümetler, yüksek memurlarını kendi talimatları uyarınca yaptıkları işlerden ötürü sorgulanmak istendiğinde korurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.