Eğitim reformu

A -
A +

Dün Meclis'te AK Parti grubunda, Sayın Başbakanın konuşmasını dinledik. Yakından görüp elini sıkma ve 'geçmiş olsun' deme imkânını bulduk. Gayet iyi, sağlığı yerinde olan Başbakanın kürsüdeki performansı on numaraydı. İktidar partisi eğitimde reform yapmak maksadıyla zorunlu eğitim için önce 4+4+4 teklifini getirdi. 28 Şubat ürünü olan ve mesleki eğitime ciddi darbeler vuran 8 yıllık kesintisiz eğitim yönteminin değişmesi kaçınılmazdı. Gelişmiş ülkelerde meslek liseleri yüzde 70, düz liseler yüzde 30 iken bizde bu oran tam tersi bir durumda. Alman ekonomisi ve gelişmiş sanayisi bu seviyesini meslek liselerine borçludur. Ama 28 Şubat mantığı imam hatiplere duyduğu alerji yüzünden mesleki eğitimi âdeta yok etmiştir. Meslek lisesi mezunu bir tesisatçı, fayansçı, dozer operatörü, vinç operatörü, marangoz-mobilyacı bulmak zordur. Malzeme kalitesi iyi de olsa maalesef ülkemizde her alanda işçilik kalitesi çok düşüktür. Çünkü mesleki eğitim politikamız çürüktür. İşte tüm bu sakıncaları gidermek için iktidar partisi eğitim sistemi içinde meslek liselerinin oranını artırmayı ve bu oranı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmayı hedefliyor. 4+4+4 formülüne yapıcı eleştiriler getirenler de oldu, TÜSİAD gibi iktidara ayar vermeye çalışanlar da oldu. "Bu formül, kızların okullaşmasını engelleyebilir, çocuk gelinlerin sayısını artırabilir veya çocuk işçileri çoğalabilir" endişelerini dile getirenlere iktidar partisi kulak verdi. Makul önerileri dikkate alarak öğrencilerin açık öğretime 8'inci sınıftan sonra geçebilmesi benimsendi. İlk ve orta öğretim 12 yıla çıkıyor. Okul öncesi eğitimi de sayarsak ilk beş yılda çocuklar ilkokulu okuyacak. İlkokuldan sonra isteyen öğrenciler mesleki eğitimin ilk 4 yıllık bölümünü tamamlayacak. 8'inci yıldan sonra arzu eden öğrenciler düz liseye, arzu edenler meslek lisesine devam edebilecek. 8 yıllık meslek eğitimi almış olan bir öğrenci ekonomimizin ihtiyaç duyduğu eğitimli eleman ihtiyacını karşılayabilecek. AK Parti iktidarını eğitimle ilgili konularda suçlamak zorlama bir tutumdur. Ülkemizde eğitimin fiziki şartlarının iyileştirilmesinde ve yeni dersliklerin yapımı konusunda takdir edilecek bir başarı yakalamışlardır. Diğer yandan eğitimde FATİH projesi milattır. Kız çocuklarının eğitimi için bizzat Cumhurbaşkanı ve Başbakanın eşinin yıllara dayanan çabaları var. Tamamen ideolojik kaygılarla iktidar partisinin eğitim alanında yapmak istediği reformlara karşı çıkmak yanlıştır. Başbakan dünkü grup konuşmasında haklı olarak TÜSİAD'ı eleştirdi. Çünkü mesleki eğitimin güçlendirilmesine en çok TÜSİAD üyelerinin ihtiyacı var. Dünya ile rekabet etmek istiyorlar ise nitelikli eleman çalıştırmak ve kaliteli mal ve hizmet üretmek zorundalar. Dün 28 Şubat garabetine gazete ilanları ile destek veren TÜSİAD'ın o günden bugüne aynı noktada duruyor olması değişimden nasibini almadıklarını gösteriyor. 8 yıllık kesintisiz eğitimin mesleki eğitimi ne hale getirdiğini anlamamakta ısrar ediyor, bu kurum. TÜSİAD 23 Şubat tarihli ilk açıklamasında "Türkiye'nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir-teklifin gündemden çıkarılması..." gibi bir üslupla meseleye yaklaşmıştır. Bu üslup bir görüş bildirme üslubu değildir. Bu ayar ve yön vermeye çalışan bir üsluptur. Kaba-seçkinci ve incitici bir üsluptur. Tartışmadan ziyade çatışma üslubudur. TÜSİAD siyasi parti haline gelip bu üslubu kullanabilir. Ama demokraside STK'lar ayar vermez, eleştiri ve yapıcı önerilerde bulunur. Tam 28 Şubat darbesinin 15'inci yıl dönümünde TÜSİAD'ın bize kendini tekrar hatırlatması ilginç bir tesadüf.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.