TBMM'nin çalışması engellenmemeli

A -
A +

Türkiye son yılların dünyada parlayan yıldızı. Dünyanın en büyük ekonomik atılımını son yıllarda gerçekleştirdik. Avrupa çökerken bizim ülkemiz ekonomi ve kalkınma alanında dünyaya örnek gösterilen ülke oldu. Yeni ve özgürlükçü bir anayasa için harıl-harıl çalışmalar yapılıyor. 70-80 yıldır ülkenin başına çöreklenen bürokratik ve askeri vesayet geriletildi. Türkiye Kürt sorununu ve ondan nemalanan terör sorununu çözmek için cesur adımlar attı, atmaya devam ediyor. Demokrasi ile İslamiyet'in bir arada uyum içinde yaşanabileceğini tüm dünyaya gösterdik. Türkiye bu özelliği ile bütün İslam Dünyasına örnek gösteriliyor. Bütün haksız ve hukuksuz engellemelere rağmen AB üyeliğinin eşiğine geldik. Uyguladığımız dış politika ile dünyadaki insan haklarına ve mazlum milletlere sahip çıktık, onların sesi olduk. Bugün Türkiye, geçmişin karanlık dönemi ve uygulamaları ile yüzleşiyor. Türkiye'nin geldiğimiz noktada mevcut enerjisini sarf ederken üç temel soruna öncelik vermesi gerekiyor. Demokratik standartları yüksek yeni bir sivil anayasanın yapılması, Kürt sorununun çözümü ve buna bağlı terörün marjinal sınırlara çekilmesi, Suriye, İran, Irak ve diğer İslam ülkelerindeki gelişmelerde aktif bir rol oynanması. Ancak hükümetin bu üç temel soruna vakit ayırmasını engellemek için adeta sistemli bir kampanya yürütülüyor. Bir taraftan Sayın Başbakanın sağlık durumu ile ilgili asılsız bilgiler kamuoyuna servis edilirken diğer taraftan devletin kurumları kavga ettirilmek isteniyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi TBMM'nin mesaisi engellenmeye, siyasetin sorun çözme kabiliyeti ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. İktidar partisi, en son 18'inci Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar gereği, diğer taraftan da 28 Şubat post modern darbesinin yanlış uygulamalarına son vermek maksadıyla eğitim sisteminde düzenlemeler yapmak istiyor. Muhalefet partileri ise bunu engellemeye çalışıyor. Buraya kadar her şey normal. Ancak ana muhalefet partisi CHP'nin engellemede kullandığı yöntemler işi sıkıntıya sokuyor. Meclis'te kürsüyü işgal etmek, kaba kuvvet ve zorbalıkla çalışmasını engellemek aklı başında hiç kimsenin tasvip edeceği bir yöntem değil. CHP 28 Şubat uygulamalarını bin yıl devam ettiremez. Bu uygulamalar milletin lanet okuduğu, mağduriyetini yaşadığı uygulamalar. Anladığım kadarıyla ana muhalefet partisi Meclis'in çalışmasını engellemek için her yolu mubah görecek bir noktaya gelmiş durumda. Bu ruh hali sivil siyasete ve Meclis'e sonuç olarak demokrasimize büyük zarar verir. Geçmişte olduğu gibi askeri vesayeti, yüksek yargıyı ve devletin kurumlarını kullanarak iktidara, Meclise baskı yapma ve istediğini yaptırma dönemi kapandı artık. Ne mevcut yasalar, ne Türkiye'nin geldiği nokta ne de iktidar partisi ve Başbakan bu baskılar için uygun değil. CHP'nin bu durumu anlaması, değerlendirmesi ve bu yeni duruma uygun yeni bir strateji belirlemesi gerekiyor. "Tankınızla-topunuzla gelin. Genel Kurulda hesaplaşacağız." tarzı söylemler yeni siyaset dilinin söylemleri olamaz. İktidar partisi kaba kuvvetle, şiddet kullanarak komisyonları basarak, Meclis kürsüsünü işgal ederek engellenmez. İktidar partisini engelleyecek olan millettir ve hukuktur. Sandıkta engelleyebilirsiniz o kadar. Meclis'in çalışmasını engellemek bu ülkeye ve millete yapılacak en büyük kötülüktür; çözüm bekleyen onca sorun varken...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.