Ayaküstü...

A -
A +

Geçtiğimiz hafta gazetemizin de sponsoru olduğu Malatya'daki "1. Uluslararası Kitap Fuarı"ndaydık... Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran'ın kontrolünde, arkadaşımız Selami Meral'in önderliğini ettiği organizasyonla bir hafta süren; Malatya'nın sınırlarını aşan, yüzlerce yayınevi ve onlarca yazarın katıldığı müthiş bir fuardı... Fuarın hazırlık aşamasında, tatlı yorgunlukların arasında, köşemize malzeme olacak bir de ilginç olay yaşandı... Konsepte uygun olsun diye fuar alanına (Fotoğraftaki gibi) kitaptan ev yapılmasına karar verildi... Evin, onlarca kitaptan yapılması ve fuar bitiminde hediye olarak dağıtılması planlandı... "Kültür Evi"nin inşaatı bitmişti ki; İmar Müdürlüğü'nden bir ekip geldi ve "Kaçak yapı" deyip, yıkım kararı aldı... Neyse ki; Vali Bey müdürlüğü arayıp, "İmar İzni" aldı da, bu ev, fuar bitimine kadar ayakta durabildi... KRAMPON... KENARDAN gelen 2-2 haberi üzerine Volkan Demirel; "Yemezler koçum..." "swarthy" ... ABİTOĞLU: "Maçı normal yönetsem La Liga'da hakem olurdum!" "Kardec" ... TAYFUR Hoca: "Sabri oyuna girince maçın bitmediğini anladık." "yupo14" ... LİG TV: "Onu bunu bırak da, dekoder kalmadı." "hurky" ... 61. DAKİKADA sahaya yabancı madde atmayan Trabzonspor taraftarları: "Biz de anlamadık ki, cephaneyi ilk yarıda tüketmişiz." "dangalf" Kadınlar & Erkekler (...Kadın Olmanın Yeni Avantajları... Derya Kaya'dan) -Çalışmak mı, yoksa evde oturup gündüz programlarını seyretmek mi?... Paşa gönlünüze kalmıştır... ... -Saçlarınız renkten renge, şekilden şekile girebilir ve hayatınız tekdüze gitmez... ... -"Kadınlar ağlamaz" diye bir laf eden olmamıştır, bu yüzden gözyaşlarınızı içinize akıtmanız gerekmez... ... -Dul maaşı alan bir erkek henüz hiçbir banka kuyruğunda görülmemiştir... ... -Tekstil ve kozmetik sanayii; her türlü ürünleriyle sizin için seferber olmuş durumdadır... ... -Kendinizi bir yere götürürken, ekstradan bir de göbek taşımanız gerekmez... ... -Yaşınız kaç olursa olsun, eşinizden küçüksünüzdür... HAYATA?DAİR Acılarımı alıp uzaklaştırmak isteyen biri olabilir mi?... Mümkün mü birisinin beni sabırsızlık ve merak içinde beklemesi, pırıl pırıl gözlerle uzaktan beni izlemesi, yaklaşan adımlarımı nefesini tutarak dinlemesi?... En sıradan sözlerimin hatırlanması, küçük bir bakışımın mutluluk vermesi mümkün mü? ... Neden böyle imkânsız bir şey benim için gerçek olsun? Hayatın armağanını kazanma hakkı için doğru ne yaptım? Cimri bir kadının mücevherlerini saklaması gibi ızdıraplarını saklayan utangaç bir şairden başka neyim ki ben? Paltosundan başka gurur duyacak bir şeyi olmayan, evini ve yatağını tekrar bulmaktan bile aciz, acılı bir gezginden başka neyim ki? ... Hayır, mümkün değil birinin beni sevmesi. Birinin benim için yaşamasını istemiyorum. Ben sevemem ve sevilemem. Bırak huzur içinde kalayım. Beni yalnız bırak. Artık bir şey hissetmek istemiyorum; kimseyi görmek istemiyorum. Sözlerinden, iç çekişlerinden, duygusal bakışlardan nasıl bir anlam çıkarılır bilmiyorum. Arzulu birinin yalnızlığa ne kadar gönüllü olduğunu bilmiyor musun? Bir daha umut etmeyecek ruhdaki o rahatlık! ... Hâlâ burada mısın? Sana bakmayarak seni uzaklaştırmadım mı? Sanki gözlerimden başka hiçbir şeyi görmek istemiyormuş gibi bana niye bakıyorsun? Neden saçların bu kadar ipeksi ve hatta kimi kıvrımları altınsı? Sakın konuşma, hızlı hızlı nefes alıp durma. Elin yumuşacık, biliyorum. Biliyorum, elin güçlü. Fakat niye o kadar yaklaşıyorsun bana? Biliyorsun seni seviyorum ve seni sevmek istemiyorum... (...Giovanni Papini) söz der ki; "-Kadınların problemi; ne istediğini bilmemesi değil, neden istediğini bilmemesi..." (...'Yakışmış mı' konusunda ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) TEMEL'iN YERi Temel'le Dursun hava durumu hakkında konuşuyormuş... Dursun şikâyetçi; "-Havalar o kadar değişken ki; ne yapacağımı şaşırdım... Evden çıkarken hafif mi giymeli, kalın mı bilemiyorum..." Temel, "Ben kolayını buldum" demiş; "-Bir tarafı ince, bir tarafı kalın iki katlı bir palto yaptırdım... Hava değiştikçe çeviriyorum..." Bizimkiler... Serdar, ailece görüştükleri bir arkadaşının evinde... Sohbet cep telefonlarından açılıyor arkadaşı, "Bu telefon iyi de" diyor; "Şarjı çok az gidiyor..." Serdar kendi telefonundan çok memnun, "Valla çok şükür benimkinin şarjı 6 gün gidiyor..." Konuşmaları duyan yenge, gülerek lafa giriyor, "-Sen öyle zannet!... Sen uyurken ben onu her akşam şarj ediyorum..." Tuzaktan kumanda... (...KANALTÜRK - Telegol) SERHAT ULUEREN: Baros'un ceza sahasına girişi ve düşürülüşü... Penaltı mı pozisyon?... ERMAN TOROĞLU: Hocam ben hep derim; ceza sahasında futbolcuya hamileymiş gibi davranacaksın... BİR FİLM DİYALOĞU "-Her oyunda bir kazanan ve bir kurban vardır... Önemli olan ne zaman hangisi olduğunu bilmektir..." (...Revolver filminden)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.