Kılıçdaroğlu'ndan Genelkurmay'a ayar

A -
A +

Geçtiğimiz Salı günü siyasi partilerin yine grup toplantıları vardı. Önce MHP lideri Bahçeli'yi, sonra da CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu dinledim. Başbakan İtalya'da olduğu için iktidar partisi bu hafta grup toplantısı yapmadı. Kemal bey grupta, yağdı-gürledi hatta kükredi. Malumunuz, Genelkurmay Başkanlığı geçen hafta üç ayrı açıklama yaptı. Bu açıklamalardan birisi bilgilendirme maksatlı, diğer biri TSK'ya hakaret edenlere cevap verme niteliğinde, üçüncüsü ise astsubayların taleplerine ilişkindi. Prensip olarak ben askerin, kamuoyuna açıklama yapmasına, kamuoyuyla direkt yüz yüze gelmesine karşıyım. Gelişmiş demokrasilerde böyle bir uygulama ve görüntü yok. Batılı demokrasilerde bu işleri Savunma Bakanlığı yapar. Fakat bizim sistemimizde Genelkurmay kimseye bağlı olmadığı için kendisi yapıyor açıklamalarını. Öyle olunca da kamuoyu ile yüz-göz oluyor. Ancak geçen hafta yapılan açıklamalar; askerin sisteme, yürütme-yasama ve yargıya müdahale niteliğinde olmayan, geçmişte yapılanlara benzemeyen sıradan açıklamalardı. Referandumla gerçekleştirilen anayasa değişikliğinden sonra ve yeni genelkurmay başkanının döneminde, TSK kendi sınırları içinde kalmaya, milli iradeye saygılı davranmaya özen gösterdi. Yeni genelkurmay başkanı, başbakana karşı sorumlu olduğunun bilincinde hareket etti. TSK ve hükümet uyum içinde. TSK milli iradeye tabi hale geldi. Önümüzdeki günlerde Jandarma Genel Komutanlığı'nın İç İşleri Bakanlığı'na bağlanması düşünülüyor. Yeni Anayasa yapmayı becerebilirlerse belki Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığına bağlanacak. Her şeyin normalleştiğini, askerin eski asker olmadığını ve korkulacak bir şey kalmadığını gören Kahraman Lider Kılıçdaroğlu, dün kendince askere haddini bildirdi. Yalancı Pehlivanlar gibi posta koydu. Sayın Kılıçdaroğlu neden hiddetlendiğinizi anlayamadım. Bazı gazeteciler ve İstanbul Barosu, 'neden darbe yapmıyorsun, eskiden olduğu gibi hükümete kafa tutmuyorsun, Ergenekon'u, Balyoz'u neden sahiplenmiyorsun' diye TSK'ya hakarete varan eleştiriler yaptılar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun onlara söyleyecek bir sözü yok mu? Onların yaptığı eleştiri mi, hakaret mi? Demokrasilerde eleştiri özgürlüğü vardır ama hakaret özgürlüğü yoktur. "Her önüne gelenin bildiri yayınladığı bir ülke değil burası... Herkes yerini bilecek" diyor Kılıçdaroğlu. Helal sana, Genelkurmay Başkanına kafa tutuyorsun, ayar veriyorsun. Samimi isen sorun yok. Doğru yoldasın. Ama kafa tuttuğun general eskilerinden daha demokrat milli iradeye daha saygılı. Ayrıca yayınladığı bildirinin kapsamı ortada. Siz, 27 Nisan e-Muhtırası yayınlandığında milletvekili idiniz, komisyon üyesiydiniz. O bildiri üyesi olduğunuz Meclise karşı verildi. Neden o gün sesiniz çıkmadı? Bildiriye destek veren CHP yöneticilerine o gün posta koysaydınız ya. Daha önce de söyledim; Kemal bey takla da atsa millet nezdinde inandırıcı değil. Bu efelenmesinde gerçek olmadığını biliyoruz. Bir taraftan Ergenekon'a, Balyoz'a sahip çıkacaksın, 28 Şubat soruşturmasının önünü kesmeye çalışacaksın diğer yandan sessiz-edepli-durması gereken yeri bilen bir genelkurmay başkanına posta koymaya kalkacaksın. Bu tribüne oynamaktır, yalancı pehlivanlıktır. Bu tiyatronun millette karşılığı yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.