Sahip çıkmak ama neye?

A -
A +

Hasan Cemal adını veciz biçimde koymuştu zamanında: Türkiye'nin bir 'asker sorunu' oldu 50 yıl boyunca... Devletin işleyişine karışan, beğenmediğinde silahla, muhtırayla, siyasal sisteme var gücüyle abanarak müdahale eden, toplumu pervasızca kategorize edip ideolojik referanslarına uymayan herkesi ötekileştiren bir 'asker sorunu'... AK Parti iktidarıyla bu 'sorun' geriledi. Son hamlesini 27 Nisan bildirisiyle yaptı ama o hamle geri tepti. Sonrasında derin devletin ve darbecilerin yargılanmasıyla geldi. YAŞ'larda noterlik yapan Başbakan'lardan sonra Erdoğan ilk defa 'atanacak komutanı ben belirlerim' dedi. Kurulu düzenin çarkına sokulmuş büyük bir çomak idi bu... Vesayet düzeni çatırdadı, zorlandı ve geri çekildi. Ama bitmedi. Bitmesi için daha gidilecek yol var. Yargı reformu yapıldı ama askeri yüksek yargı hâlâ duruyor. Yeni protokol düzenlemesi yapıldı ama G.Kurmay başkanı hâlâ seçilmiş bakanların önünde.. Sayıştay yasasıyla kamuda şeffaflık sağlandı ama askerî harcamalar hâlâ kapsam dışında... Türkiye'nin vesayet sisteminden demokratik düzene geçmesi için bugüne kadar yapılanları hiç azımsamadan ve ehemmiyetlerini bilerek, henüz yapılamayanların takipçisi olmak gerek... G.Kurmay başkanına, 'demokratik siyasi sisteme uyumlu davrandığı için' teşekkür edilmesi yadırgandığında, vesayet 'zihinlerde de' bitmiş demektir. Mesele askere sahip çıkmak veya çıkmamak değil, vesayeti geri gelmeyecek şekilde bitirecek bir sisteme sahip olmaktır. Bunun için de eskinin retorik ve düşünce kalıplarıyla yapılan tahlillerin ötesine geçmek gerekiyor. 'Bunları hayal bile edemezdik' diye yetinildiğinde, 'artık hayal oldu' denilenlerin yeniden gerçek olma ihtimaline de kapı aralanmış oluyor. Sak-çek-sukuk Bugün dünyanın kullandığı banka çekinin veya finansal sistemin yaygın aracı 'aval'in etimolojik kökeninin İslami ticaretten geldiğini biliyor musunuz? Ben bilmiyordum, dün 'Sukuk Konferansı'nda' öğrendim. Dünya Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve Al Baraka'nın destekleriyle düzenlenen uluslarası konferansta, İslami borçlanma ve yatırım aracı olan sukuk bütün veçheleriyle tartışıldı. İslami (veya faizsiz) finansman sistemiyle çeyrek asır öncesinden tanışmasına rağmen Türkiye'nin bu alanda sıfır noktasında durduğunu görmek hüzün verici... İslami finans sektörünün hacmi dünyada 1 trilyon doları geçmiş durumda ve 10 yıl içinde 4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Malezya, Endonezya gibi bizimle aynı ligdeki ülkeler milyarlarca dolarlık ihraçlarla sukuk pazarında çok yol almışlar. Biz ise yıllardır 'sukuk nedir, nasıl yapılır'dan öteye gidemedik. İnşallah bu 'çok gecikmişlik' halinden bir an evvel kurtuluruz. Başlık'taki kelime dizisine gelince... HSBC Malezya'nın yöneticilerinden Rafe Haneef'ten dinledik konferansta... Bugünkü çekin atası, 500 yıl önce Endülüs'te kullanılan ve devredilebilir mülkiyet hakkını temsil eden 'sak' imiş. Sukuk da sak'kın çoğulu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.