Bu hangi hastalığın kuyruğu

A -
A +

Geçen gün bir arkadaşım devlet hastanesine MR çektirmeye gitti. Bu işleri gece mi yapıyorlarmış, yardımcı olacak kimse gece mi gelin demiş o kısmını tam anlayamadım. Nasıl geçti diye aradım; - Gelip buraları görmen lazım, dedi; her taraf kuyruk.. Sedye ile gelenler, iki büklüm gelenler.. Kapı önlerinde bekleyenler.. İnsan sanki İstanbul'un yarısı orada kuyruğa girmiş hissine kapılıyormuş. İnsanların hastanelere koşuşturma sebebi ne? Derdi var ki gidiyor kısmı tamam.. Eyvallah. Allah dert vermesin.. Ama giden sayısına bakınca, bir yılda hizmet alan sayısına bakınca ya herkes dertli gibi bir sonuç çıkıyor ya da insanlar hastane ile ilgisiz dertlerinin çaresini hastanelerde arıyor gibi bir sonuç çıkıyor. Bir ülkenin tamamına yakını hasta olabilir mi? Artık iş hizmet kalitesini sorgulama.. Hizmet veren yerlerin kapasitesi vs. işini aştı. Bu işin içinde başka bir iş var. Yani sağlık hizmeti şöyle olmalı, böyle olmalı, böyle giderse kısmıyla ilgili değilim. İşi gücü bırakıp sabah akşam hastanelere koşuşturmanın, oralarda kuyruğa girmenin adı konulmuş hastalıklar dışında başka bir sebebi olmalı.. Hadi olmalı deyip kestirip atmak yanlış olacaksa acaba başka bir sebebi var mı, diye soralım. Bu insanlara gelmeyin, demek olmaz. Madem geliyorsunuz bedelin bir kısmını da siz karşılayın demek iyilik mi olur kötülük mü? Bu salgını durdurmak lazım. İkna yoluyla olacak gibi görünmüyor. Aile hekimleri hastanelere akını durduramadı. Kocasına kızan kadınlar, gelinine kızan kaynanalar, dedeler.. babalar.. İlgi çekmek isteyen çocuklar.. Canı sıkılan emekliler hastane kuyruğunda. Uygulamalar da rutine binmiş. Servise giden araçlar gibi, önce teknik bir takip tahliller mahliller.. Sonra donuk üç cümle açıklama.. Sonra hadi evine.. Olmazsa yine gel.. O bildik ağır hastalıkları istisna tutuyorum. Kanserdir, kalptir, ameliyat gerektiren ortopedik rahatsızlıktır.. Bu insanlar niye gidiyor gibi bir saçmalığın içinde değilim. Ben elle tutulur bir derdi olmadığı halde, kapı kapı dolaşan, birinde ikna olmayınca ertesi gün başka yere giden.. bıkıp usanmadan giden inanların dertlerinin önemli bir kısmının psikolojik olduğunu, arayışta olduklarını ama ne aradıklarını bilmediklerini düşünüyorum. Sistemin o insanları dinlemeye vakti yok.. Belki bu insanları adam yerine koyacak, dinleyecek, dertleşecek sivil mekanizmalar olsa rahatlarlar.. Koşuşturmazlar. Aylar önce bir istatistik vermiştim. Aile hekimine gidenden üç lira kesilecek söylentisinin (o zaman yürürlüğe girmemişti) aile hekimine giden hasta sayısını üçte bire düşürdüğünü, bunun yokluk ve çaresizlikle izah edilemeyeceğini, derdi olanın ne yapıp edip üç lira bulabileceğini vs. söylemiştim. Şimdi biraz farklı düşünüyorum. Galiba o kapılar biraz da adı konulmasa da rehabilitasyon kapısı gibi oluyor.. Gidip gelirken, sorarken, konuşurken, yanındakini görünce, rehabilite oluyorlar. Maliyeti iki taraf için de çok yüksek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.