Siyasetten uzak

A -
A +

Ülke belki iki yüzyıldan beri siyasetle yatıp siyasetle kalkıyor... Hemen herkes siyasetçi olmuş... Kamuoyu, basın, bürokrasi ve eğitimciler, daha doğrusu ülkenin geneli iktidarda kim varsa bir türkü gibi sabahtan akşama kadar söylenip duruyor... Basın, siyasetten başka yazacak bir şey bulamıyor ve bulamadığı gibi sabahtan akşama kadar ülkeyi yöneten başbakana akıl verip duruyor.. Ve hâlâ da o huylarından vazgeçmiş değil... Dünyada en güzel beleş iş, akıl vermektir... Oysa akıl ve nasihat verebilmek için verdiklerinizden daha yukarılarda bir yerde olmak gerekir... Aksi halde kuru gürültüden ibaret sayılır... * Siyaset geliştirebilmek bilgi, emek, tecrübe, akıl ister... Siyaset sadece eleştirmek veya methiye dizmek değildir... Bir ülkeyi siyaseten yönetmek ise dünyada en zor iştir... Çünkü herkesi memnun edemezsiniz... Mesele, kimin neye inandığı ile ilgili değil, neyin doğru olduğuyla daha çok ilgilenmelisiniz... Adaletin parolasıdır bu söz... Hemen herkes methiye ile eleştiri arasında sıkışmış ve sürekli git gel oyunu oynanıyor... Öyle bir siyaset geliştirilmeli ki bin yıllık bir yol haritasının kılavuzu olabilmeli... * Hazreti Ali Efendimiz, Mısır'a Vali olarak atadığı Malik bin El-Haris El Eşter'e bir mektup yazar, yazdığı mektup aslında bir emirname'dir... Hazreti Ali mektubunda diyor ki; - Halkın arasında hiç yaklaştırmayacağın, kendisinden en çok nefret edeceğin kimseler ise, halkın ayıplarını en ziyade araştıranlar olmalıdır... Sakın insanların iyisi ile kötüsü, senin yanında bir olmasın. Sadık ve kanaatkâr adamları kendine sırdaş edin. Eğer bunlar seni alkışlamazlar ve yapmadığın birtakım işleri sana isnad ile keyfini getirmezler ise bunu da anlayışla karşıla. Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek insanı büyüklenmeğe sevk eder, kibre yaklaştırır. Sakın şahsi yakınlık veya tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdi etme. Çünkü bencillik ve tarafgirlik zulüm ve hıyanete götüren iki nedendir. Ve Hazreti Ali Efendimiz mektubunun sonunda bir hatırlatmada bulunarak der ki; -Unutma ki, bütün bunları eksiksiz yerine getirsen dahi birçoğu nefret edebilir senden... Çünkü yönetilen asla yönetenleri sevmez... Yani, sabahtan akşama kadar bu ülkenin meselelerini konuşup duracağımıza, yazıp çizeceğimize ve yönetenlere çamur atıp duracağımıza, çözüm için bir masanın etrafına toplanabilsek ya... Ama nerede? Bir dostunu aramaktan ve halini hatırını sormaktan dahi acze düşen kalemlerin, ülkenin başbakanına kardeşlik ve dostluktan yana nasihat ettiklerini görünce gülümsemekle yetiniyorum... Siyasetten uzak kalamıyor ve siyasetsiz yaşayamıyoruz... Siyaseti günlük hayatımızdan çıkartmayı başarabilirsek bu ülkedeki bütün kavgalar sona erer... Yoksa kıyamete kadar devam eder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.