Ölüme yalnız gidilir miş!

A -
A +

Hudut boylarında yine bir pusu ve 8 askerimiz daha şehit edildi... Sekiz sütuna manşetlerde ise; ay yıldızlı bayrağa sarılı sekiz tabutun fotoğrafı altında o klasik başlık; -Hain saldırı! Sanki sadece saldırılar hain! Ya saldıranlar? Ve her saldırının ardından klasikleşen beyanat; -Terörle mücadelemiz azim ve kararlılıkla sürecek! Bu sözü duymayan kaldı mı? Şairin; "Sudaki suya söylenen gazeller" misali otuz yıldan beri hep aynı türkü dinleniyor... Muhasebeden yoksun, hesapsız ve kitapsızca sarf edilen sözler yaralara melhem olmuyor... 'Üç beş çapulcu' diye başlayan süreçten bugüne kadar PKK'nın elde ettiği siyasi ve ekonomik kazanımlar ile devletin ve vatandaşın kaybettiklerini muhasebeleştirmeye kalksak, devletin iflas ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz... Örgüt, Bekaa Vadisi'ndeki karargâhını ve liderini İmralı'ya, siyasi kanadını da Ankara'ya yerleştirmiş, 85 belediye başkanı seçmiş, teröristini kahraman diye törenle toprağa vermeye başlamış, televizyon, radyo ve gazeteler kurmuş... Biz ise hâlâ 'azim ve kararlılıkla mücadele' etmekten bahsediyoruz! Mücadele hâlimiz böyle ise... Mücadelesiz hâlimiz kim bilir nasıl olur! * Artık, yeni bir şeyler söylemek lazım... Toprakları kanla sulayan eşkıya, sekiz ocağı daha söndürdü... Kandil Dağı'nda ise şenlik vardı ve ocakları tütüyordu... Derler ki; -Ateş düştüğü yeri yakar! Lakin, ateşin düşmediği yer yanmadan bu bela bitmeyecek... Kandil Dağı'nı su yoluna çeviren gazetecilerden hiçbiri o eşkıyalara; 'Niçin hainlik yapıyorsunuz?' sorusunu daha soramadı... 'Hain saldırı' diye başlık atmasını bilenler, saldırıyı gerçekleştirenlere ise hain demiyordu... * Büyük bir ihmalin gelip kapılara dayandığı bugünlerde 'idrak acısı' dahi yaşanmıyor... İdrak edebilmek ise büyük bir erdemdir... 8 şehit, 16 yaralı asker ile ailesi ve gözyaşları unutulup gitti. Medya ise kendisine yeni bir malzeme kaynağı buldu, o da; Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in gözyaşlarıydı... Ağlasa bir dert, ağlamasa bin dert... İdraksizlik dağların zirvesine tırmanıyor... Eşkıyalık ise revaçta... Edebiyatçısından, şairine, tiyatrocusundan aktörüne, siyasetçisinden, gazetecisine kadar hemen herkes yüzyıldan beri eşkıyalara methiye diziyor... 8 şehidin isimleri unutuldu bile... Eskiden bir kişi için bir ülke yürüyordu şimdi ölümlere yalnız gidiliyor... Ölen öldüğüyle kalıyor... Analar çocuklarının resimleriyle yatıyor ve tuz yarası fermanlara yenik düşüyor... İyilerin hikâyeleri ve sahipleri yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.