"Yurtta sus-Cihanda sus"

A -
A +

Amerika'daki başkanlık seçimleri nedeniyle Obama ve ekibi, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak çok görünürde girişimlerden kaçınıyor. Suriye'deki katliamlar Amerikalı seçmenin çok umurunda değil. Orta Doğu dendiğinde onların aklına petrol ve İsrail'in güvenliği gelir. Suriye'de zengin petrol rezervleri yok. Esad rejimi, İsrail'in güvenliği için onun yerine geleceklerden daha fazla bir tehdit oluşturmuyor. Bu nedenle başkanlık seçimleri bitene kadar ABD'nin Suriye konusunda daha aktif bir tutum takınmasını beklemek doğru değil. ABD ve İsrail'in Esad rejiminden tek rahatsızlıkları; bu rejimin İran'la olan sıcak iş birliği ve ittifakı. ABD'nin seçim atmosferinde olmasını Rusya ve Çin istismar ederek, halkına kurşun ve bomba yağdıran Esad'a her türlü desteği veriyorlar. Akdeniz'deki tek deniz üssünü kaybetmemek adına Rusya'nın Esad'a verdiği desteğin uzun vadeli olması mümkün değil. Batı dünyasının ve ABD'nin Rusya'yı ve Çin'i Esad'a sınırsız destekleri nedeniyle ikaz etmesi işe yaradı. Nitekim Rusya, Suriyeli muhaliflerle görüşmeye başladı. "Suriye'nin Dostları" toplantısını Moskova'da yapmayı teklif etti. Diğer yandan da süreç normalleşinceye kadar Suriye'ye yeni silah satışını durdurma kararı aldı. Rusya ve Çin'in halkına katliam uygulayan bir diktatörü cesaretlendirecek tarzda destek vermesi medeni dünyayı da, Türkiye'yi de rahatsız etti. Rusya ve Çin'in medeni dünya tarafından uyarılmasını talep edenlerden biri de Türkiye'nin Dışişleri Bakanı. Bakan Davutoğlu'nun bu çıkışından rahatsız olanlar var. Ertuğrul Özkök; "Birilerinin Dışişleri Bakanına dur deme zamanı geldi" diyor. CHP Lideri, Sayın Bakan'ı "Küçük Enver" diye tanımlıyor. Bazı yazar-çizer takımımız ve ana muhalefet partimiz 2004 yılından başlayarak Türkiye'nin dış politika yapma biçiminin ve yöntemlerinin değiştiğinin inatla farkına varmak istemiyorlar. Türkiye 2000'li yılların başına kadar komşuları ile sıfır ilişkisi olan, "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın", "Benim iç işlerime karışmayın dünyada ne yaparsanız yapın" diyen, "Yurtta sulh-Cihanda sulh" ilkesini "Yurtta sus-Cihanda sus" tarzından uygulayan bir ülkeydi. Yeni Türkiye, "Ben bütün dünyaya karışırım, bütün dünya da bize karışır" anlayışı ile dış politika üretiyor. Yeni Türkiye'nin tüm komşuları ile ekonomik-siyasi ve kültürel ilişkileri var. Yeni Türkiye'nin Suriye'de insan hakları ve demokrasiden yana tavır koyması, yeni dış politika stratejisinin kaçınılmaz sonucu. Evi yanan komşumuzu seyretmeyeceğiz artık. Çevremizde ve dünyada meydana gelen gelişmelere kafa yoruyoruz. Evrensel kurallara ve doğrulara dayalı bir dış politika tercihi söz konusu. "Hangi yanlışı yaparsa yapsın, hangi uluslararası kuralı çiğnerse çiğnesin, katliamlara destek de verse süper güç Rusya'ya, Amerika'ya veya İsrail'e söz etmeyelim. Yoksa başımız belaya girer" diyen ilkesizler şunu iyi bilsinler: Türkiye artık eski Türkiye değil. Haksızlığı yapan kim olursa olsun ilkeleriniz aynı olmalı. Yoksa dünyada kimse sizi ciddiye almaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.