Arayan bulur!

A -
A +

Yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdi. Hayırlı olsun. Ancak bendenizin yıllardır dinlediğim yönetim uzmanlarından ve de birazcık kendi tecrübelerimden yola çıkarak bu konuda söyleyeceğim en önemli şey şudur: "Bir şirketin uygun bir kültür oluşturmadan yeni bir yönetim tekniğini uygulamaya çalışması boşa kürek çekmektir." Yeni ticaret kanunu da şirketleri yeni bir anlayışa zorlamaktadır. Bu yeni anlayışın gerekli kıldığı kültürel altyapıya sahip olmayan şirketler epey zorlanacaklardır. Ön hazırlık yapılmadan başlanan bütün değişim süreçlerinde yaşandığı gibi yeni kanuna intibak süreci de epey sancılı olacaktır. Peki, ne yapılabilirdi, ya da yapılabilir? Öncelikle yeni düzenlemenin gerekliliği ve faydaları konusunda şirket sahiplerinin bilgilendirilmesine biraz daha fazla zaman ve imkân ayrılabilirdi. Zira TOBB'un elli bir ilden bine yakın firma bazında yaptığı 'TTKMetre' isimli ankette firmaların yüzde seksen beşinin değişen ticaretin kurallarına hazır olmadıkları sonucu çıkmıştır. Bu Türk şirketlerinin nasıl yönetildiği konusunda biraz bilgi sahibi olanlar için pek şaşırtıcı değildir. Bu satırları karamsarlık yaparak reyting almak için değil, bu sürecin daha sağlıklı olarak yürümesi için 'neler yapılabiliri' tartışmak için yazıyorum. Yoksa şu andan itibaren 'Türkmen göçü gide gide düzelir' fehvasınca bu iş rayına oturur. Ancak kaynak israfı çok olur. Her ilimizde ve ilçemizde ticari hayatımızla ilgili gerek devlet ve gerekse sivil kuruluşlar var. Yeni Kanunun yürürlüğe girdiği bu yıl bir seferberlik ilan edilir ve bütün şirketler hem genel katılımlı seminerler hem de isteyen şirketlere özel ziyaretlerle uygulamalara yönelik bilgilendirilir. Bu bilgilendirme faaliyetlerinde teknik konular yanında globalleşen dünya ticaretinin üyeleri olma yolunda şirketlere gerekli bilgi ve görgüler aktarılır. Böylece gerçekten iyi niyetlerle ve özenle hazırlanmış bu kanundan beklenen katkı, daha kısa zamanda sağlanmış olur. Böyle bir bilgilendirme seferberliğini başarıyla yürütebilecek kalitede uzman ve danışmanlarımızın varlığı en önemli avantajımızdır. Yeter ki onlara bu imkân verilsin. Bu faaliyetlerden yüzde birlik bir verimlilik artışı sağlansa her yıl birkaç milyar dolar cebimizde kalır. Hem de şirketlerimiz modern yönetim ilkelerinin atla deve bir şeyler olmadığını, kendi kültür köklerimizde bunların çok sade ve kullanışlı bir şekilde var olduğunu görür ve kendilerine güvenleri artar. Bu seferberlik nasıl düzenlenir? Nereden işe başlanır? Kime ne görev düşer? İşte bu iş son zamanların gözde tekniği bir 'Arama Konferansı' ile birkaç günde ortaya konur. Sonrası kolay!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.