Daha kaliteli-daha çabuk-daha ucuz!

İnsanoğlunun bu çekilmez dünyada can sıkıntısını gidermek için kendi kendine bulduğu oynama-zıplama-yarışma şekillerinin zamanla disipline edilerek dünya çapında bir organizasyona dönüşmesiyle ortaya çıkan 'olimpiyatlar' bütün hızıyla devam ediyor. Aslında insanı ruhen yücelterek rahat ettirebilecek daha birçok yarışmalar da yok değil. Mesela 'Açlıktan ölen bebeciklere bir kaşık mama yetiştirme yarışı' daha anlamlı olabilir. Neyse konumuz o değil. Konumuz bildiğimiz; katılanlardan 'daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü' olmalarının istendiği' olimpiyat oyunları. Bendenizin rahmetli kayınpederim Hüseyin Hilmi Şenerler gençliğinde Türkiye'nin üç adım ve yüksek atlama şampiyonlarından imiş. O zamanlar baba adıyla söylenen şekliyle 'Hüseyin Şükrü'. Onunla zaman zaman o günleri konuşurduk. 'Bizim zamanımızda bu günün alet edevatı, mesela çivili ayakkabıları, tartan pistleri vesaire olsaydı bizim nesil de daha başarılı olabilirdi' derdi. Bir de, bütün branşlarda 'stil'in öneminden bahsederdi. Kendi branşları olan; "üç adımda 'havada makas atma', yüksek atlamada 'sırtüstü dönerek atlama' teknikleri atletlerin performanslarını çok yükseltti" derdi. Eğer bir yarış içindeyseniz, o yarışta kullanılan yeni teknikleri öğrenmek ve uygulamak zorundasınız. Mesela global bir şirket olup bütün dünyaya mal ve hizmet sunma yarışına girmek istiyorsanız, şirketlerin içinde bulundukları ortamdaki değişmeleri algılamak ve her gün kendinizi yeni şartlara uyum sağlayacak bir 'değişim kültürü' oluşturmak zorundasınız. Bu değişimi başarıyla yönetebilmek için bütün dünyada her sektörde rakiplerin kullandıkları yönetim tekniklerine; Toplam Kalite Yönetimine, Stratejik Yönetime, Outsoursing'e, İnovasyon'a, Benchmarking'e, Strategic Alliances'e, Değişim Mühendisliğine, CRM'ye, Empoverment'e, Öğrenen Organizasyonlar'a, Sanal Organizasyonlara, Matriks ve Proje Organizasyonları'na, Ağ Organizasyon Yapılarına; kısaca yeniden şekillenen İş Dünyasının gerçeklerinden hareketle ortaya çıkan ve yönetim işini 'Komuta-Kontrol anlayışından, Bilgi-Yetenek anlayışına' kaydıran paradigma değişikliğine kafa yormak zorundasınız. Bütün bu sayılan dökülenleri bir eski akademisyenin can sıkıntısını gidermek, köşesini doldurmak için çiziktirdiği satırlar olarak görüyorsanız, siz bilirsiniz. Ama o zaman (Daha Kaliteli-Daha Çabuk-Daha Ucuz) olamazsınız. Altın madalya alamazsınız.